/ Pazarın Sesi / İnsan bedeninin kutsallığı

İnsan bedeninin kutsallığı

İnsan bedeninin kutsallığı

Bugünkü Elçisel okumada Elçi Pavlus, Korint Hristiyan topluluğunu ilgilendiren konulardan bahsediyor. Onlardan bazıları sınırsız özgürlüklerini ifade ederek, “bana her şey serbest”, bana her şeye izin verildi, diyorlardı. Öyle görünüyor ki, “bana her şey serbest” Korint’te dolaşan bir fikir gibiydi veya büyük ihtimalle Pavlus tarafından söylenmişti ama Korintliler tarafından yanlış yorumlandı.  

Elçi, söz konusu ifadesiyle yemek ayırt edilmesi veya diğer önemsiz şeyler gibi genellikle Musa’nın Yasasına bağlanan şeylere karşı, Mesih’te yeni insan olarak doğan bireyin özgürlüğünden bahsediyordu. Bu nedenle, “bana her şey serbest” ifadesini Hristiyan bakış açısı ve yorumuna göre yeniden konumlandırır. Hristiyan, kendi gerçek çıkarına karşı olmadığı sürece egemenliğinde bulunan tüm doğal şeyleri kullanma yetkisine sahiptir. Yeter ki egemenliği elinde tuttuğu sürece hiç kimsenin ve hiçbir şeyin kölesi olmasın, “hiçbir şeyin esiri” olmasın.

“Yemek mide için, mide de yemek içindir.” (1. Korintliler 6:13).

Örneğin Elçi beslenme konularında bir kısıtlama olmadığı konusunda Korintliler ile hemfikirdir. Yiyecekler insanın midesi için sınırlandırılır ve bu sınırlandırma kabul edilir. Dünyevi yaşamı devam ettiği sürece biyolojik varlığını devam ettirebilmesi için gerekli bir işlevdir.

Kesinlikle, gıdaların aşırı derecede tüketilmesi veya kötüye kullanılması, insan özgürlüğünün köleleşmesine ve değişmesine neden olur. Oburluk, sarhoşluk, ölçüsüz biçimde zevk düşkünlüğü, insanın ruhsal ve bedensel sağlığını bozar. Her neyse, şimdiki hayatın ötesinde, yemekler olduğu kadar mide de Tanrı tarafından geçersiz kılınacak yani artık onlara ihtiyaç duyulmayacak.

“Beden Rab içindir” (1. Korintliler 6:13).

Bazı Korintliler Pavlus’un yiyecek ve maddi şeyler hakkındaki özgürlük öğretisini insan bedeninin cinsel ahlaksızlıkla ilişkisine kadar genişlettiler. Yani başka bir deyişle, bu ilişkinin etik yönden alakasız kişilere ait olduğuna, tıpkı yemek ve mide arasındaki ilişki gibi doğal ve gerekli kabul edilebileceğine, bunun sonucunda her türlü bedensel arzunun özgürce tatmin edileceğine inanıyorlardı. 

Bu acı verici yanlış anlamadan sonra Elçi Pavlus, Korintosluları bedensel ahlaksızlığın ölümcül bir günah olduğu konusunda ikna etmek için uğraşır. Bunun yanı sıra, o kadar da etik ve toplumsal düzeyde hareket etmez ama onlara Mesih ile olan akrabalık ve birliklerini anlatır. Onlara bedenin zina etmek için değil, Rabbi yüceltmek için yaratıldığını ve Rab tarafından yüceltileceğini söyler. Pavlus, diğer çeşitli terimlerde olduğu gibi (et, can, ruh) “beden” terimiyle insanın bir parçasını değil ama tüm insanı kasteder. “Mide” bir organdır, “beden” ise insan varlığıdır. Bu nedenle, Tanrı Oğlunun bizzat kendisi onu tanrılaştırmak ve ölümsüz kılmak için insanın doğasını, hem ruhunu hem de bedenini üstlendiği için, biz imanlılar, bedenimizi Tanrı’nın tapınağı ve Kutsal Ruh’un mekânı olarak onurlandırmalı ve kendimizi arındırmalı, “pak kılmalıyız” (1. Yuhanna 3:3-4).

Mesih’in Bedeninin üyeleri olduğumuzu ve bedenlerin ölümle yok edilemeyeceğini ama “sonsuz yaşam” için Tanrı’nın gücüyle diriltileceğini unutmamalıyız. Bu görüş Hristiyan’a bedenini amacından saptıran her günahtan kaçınması için ilham verir.

“Tanrı’ya övgüler sunun”

Son olarak Pavlus, inananları Tanrı’ya ait olan beden ve ruhlarıyla Tanrı’yı yüceltmeye davet eder. İmanlının yükümlülüğü sadece bedensel ahlaksızlıktan kaçınmak değil, aynı zamanda bedenini, -tüm varlığını- Tanrı’yı yüceltme yeri, kendisine canlı ve kutsal bir kurban sunacağı, “O’nu hoşnut eden” (Romalılar 12:1) bir sunak haline getirmektir. 

Arhimandrit N. K. Foni Kiriou (Rabbin Sesi) 7 numaralı broşüründen alıntılanarak tercüme edilmiştir.12 Şubat 2023

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İnsan bedeninin kutsallığı