/ Pazar Vaazlarι / İnsan ve komşusu

İnsan ve komşusu

İnsan ve komşusu

Bugünkü İncil pasajında Kilise, insan yaşamının gündelik ve toplumsal ilişkilere dair önemli bir noktaya değiniyor. Yaratılışın başından itibaren insanın yalnız kalmasının iyi olmadığını gören Tanrı, onun yaşamı için bir eş yaratmıştır. Antik felsefeden insanın sosyal bir varlık olduğunu, “izole yaşayan insanın ya Tanrı ya da bir canavar” olduğunu biliyoruz. Toplumlar, insanın kendisiyle kurduğu bir ilişkinin bir aynasıdır aynı zamanda ve buna bağlı olarak, insan ilişkilerinin görüntüsünü yansıtırlar. Zaman zaman çeşitlilik, ötekinin kabulü, dayanışma gibi şeylerden söz edilir ki, köktenci boyutlara ulaşması ve bunun sonucunda da konunun önemsizleşmesi de olasıdır.

İncil’e göre sevgi

İsa Mesih iyi Samiriyeli örneğini vererek toplumsal sorunun bu yönlerine sosyolojik ya da ahlaki açıdan bakmadan yaklaşır. Bu örneğin içinde kendisini soyup döven ve yolun ortasında öldü diye bırakan, haydutların eline düşen bir adamı görüyoruz. Kurbanın yanından önce kutsal ve ruhsal bir iş yaptığı için durup yardım etmesi beklenirken kayıtsızca oradan uzaklaşan bir kahin geçiyor. Sonrasında Yasa konusunda bilgili bir Levili duyarsızlık göstererek yoluna devam ediyor.

Oradan geçen üçüncü kişi ise yaralının bakım, konaklama ve tedavi masraflarını dahi üstlenerek onunla ilgilenmeyi kendisine vicdani sorumluluk sayan bir yabancı, bir Samiriyeli’ydi. Böylece, yabancı olmasına rağmen Samiriyeli’nin, mağdur olan kişiye yardım ederken, sevgi nedeniyle en ufak bir tereddüt veya korku göstermediğini gözlemliyoruz.  Çünkü “Sevgide korku yoktur. Tersine, yetkin sevgi, korkuyu siler atar” (1. Yuhanna 4:18). Tanrı’nın yazılı olmayan yasasını uygulayarak, kurbanın tedavisinin yükünü ve masraflarını kendisi üstlendi. Aynı zamanda Ulusların Elçisi Aziz Pavlus’un da emrini yerine getirdi. “Birbirinizin yüklerini taşıyın, böylece Mesih’in yasasını yerine getirirsiniz” (Galatyalılar 6:2). Talihsiz insan karşısında duygulanan ve ona merhamet gösteren Samiriyeli, “ben kurban değil, merhamet isterim” (Matta 9:13), sözünün karşılığı olarak Rab’bin merhametine dair bizlere de güvence verir.

Mesih’in sevgisi tüm yaratılışı kapsar. İnsanın kararmış suretini iyileştirmeyi, ona özünü hatırlatarak benzerliğine geri götürmeyi kendisine en yegane amaç edindiğinden, yarattığına olan sevgisinden insan doğasına büründü. Sevginin bizzat kendisi olan yeni Adem, yani İsa Mesih, eski Adem’i ve onunla beraber tüm yaratılışı karşılamak için çarmıha gerildi. Öğretisi, benzetmeleri, yaşamı ve çarmıhta kendini feda etmesiyle, tüm insanların arasında bulunması gereken sevgi ilişkisini vurgular. Her birimize eskatolojik amacımızı, yani yeni ve kutsanmış bir insan topluluğuna, Azizler Topluluğuna davet edildiğimizi ve bu daveti neden kabul etmemiz gerektiğini gösterir.

Fedakarlık gerektiren takdim

Bu nedenle, Samiriyeliyi, Hristiyan öğretisinin ve maneviyatının bir örneği olarak kabul ederek,  kiliseye yani vaftizli imanlılar topluluğuna ait olsun ya da olmasın, yabancının, yanımızdakinin, komşunun günlük yaşamında, aktif olarak rol almaya çağrıldık. Yargı Günü Pazarında okunan İncil pasajına göre Rab, o gün, sağında oturtacak kişilere  Yabancıydım, beni içeri aldınız. Çıplaktım, beni giydirdiniz” (Matta 25, 31-46) diye hitap ettiğini unutmayalım. Yani bizi hayatımızda her zaman duygunun basit bir ifadesiyle değil ama pratikte, sevgiyle, özveriyle, fedakarlığımızı sunarak yürümeye çağırıyor. Kendimizi sevdiğimiz gibi ötekini, farklı olanı sevmeye ihtiyacımız var. Daha basit bir ifadeyle, kurtuluş için sadece dünyanın bir kısmını veya bilginin doluluğuna inanan seçilmiş insanların bir bölümünü değil ama İsa Mesih’in yaptığı gibi ayırt etmeksizin tüm insanları sevmeliyiz.   

 

Arhimndrit A.A. Foni Kiriou (Rab’bin Sesi) 46 numaralı broşüründen alıntılnrak tercüme edilmiştir. 13 Kasım 2022

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İnsan ve komşusu