/ Pazar Vaazlarι / İlahi Liturji’nin Yorumlanması 1.vaaz: İlahi Liturji’yi anlamanın gerekliliği

İlahi Liturji’nin Yorumlanması 1.vaaz: İlahi Liturji’yi anlamanın gerekliliği

İlahi Liturji'nin Yorumlanması1.vaaz: İlahi Liturji'yi anlamanın gerekliliği

İnsanlığın başlangıcından beri en büyük ve en hayırlı olay, şüphesiz, Rabbi’miz İsa Mesih’in yeryüzüne gelişi ve O’nun kurtuluşumuz için yaptıklarıdır. Bir çoğumuz o zamanlar Celile  ve Yahudiye’de yaşayan ve Tanrı olan Rabbimiz İsa Mesih’i insani gözleriyle görme; O’nun ruhları sakinleştiren ve onları mutlu eden harika sözlerini duyma, tedavisi mümkün olmayan hastalıklara yakalanan hastaların O’na yaklaşıp iyileşme, şeytan enerjisinin etkisinden kurtulma, günahtan arınma ve İsa’nın İlahi Yüzünü görmenin sevincine nail olmanın ayrıcalığına sahip olan insanlara imreniyoruz. Hakikatten bizim de o günlerde yaşamamız ve kendi gözlerimizle Mesih’i görmemiz  ne kadar güzel olurdu!

 

Doğrusu, daha derin düşünelim: Tanrı’nın Oğlu, Semaları bırakıp sadece Filisti’nin o küçük yöresinde yaşayan insanlara üç yıllık halka açık faaliyetleri esnasında Kendini göstermek için mi  Yeryüzüne indi? Madem Mesih (Büyük İman İkrarında tekrarladığımız gibi) tüm dünya ve tüm asırların insanları için  “Biz insanlar ve kurtuluşumuz için göklerden inmiş” peki  bu üç yıllık zaman zarfı içinde, faydalı mevcudiyetini, sadece küçük bir ülkenin dar coğrafyasında yaşayan insanlara göstermesi nasıl mümkün olabilirdi ki? Bu, Tanrı tarafından oradaki  az kişiye karşı gösterilen bir  ayrımcılık olmaz mıydı? Fakat Tanrı’nın yanılmaz sözü Tanrı’nın ayrımcılık yapmadığını tasdik ediyor: “Tanrı’nın insanlar arasında ayrım yapmadığını, ama kendisinden korkan ve doğru olanı yapan kişiyi, ulusuna bakmaksızın kabul ettiğini gerçekten anlıyorum”. (Elçilerin İşleri 10, 34-35)

 

Hangi  ulustan olursa olsunlar, hangi çağda yaşarsa yaşasınlar, Mesih’e  iman eden insanlar, Tanrı’nın aynı nimetlerinden eşit olarak yararlanırlar. Aslında, Elçi  Pavlus’un  bize açıkladığı gibi  “İsa Mesih dün, bugün ve sonsuza dek aynıdır.” (bkz.İbraniler  13:8).

 

Yani, Mesih’ten iki bin yıl sonra yaşayan bizler, Mesih’le  buluşabilir, O’nu  duyabilir, Mesih’in yıllarında yaşayan insanlar gibi O’nunla konuşup O’nun nimetlerini alabilir miyiz?

 

Kilise bu soruya, resmen ve  güvenle “evet” cevabını veriyor. Mesih’e Tanrı olarak inanan, vaftiz  edilmiş, Mesih’le birleşmiş ve Bedeni olan Kilisesi’nin bir parçası olarak yaşayan bizler,  Mesih’i o zamanlar ilk takip edenlerle aynı ayrıcalıklara sahibiz. Fakat bu harika birşeydir! Peki bu  nasıl gerçekleşebilir?

 

İnsan aklını aşan ve Gizemler alemine ulaşan böyle bir şeyin  nasıl olabileceğini insanın  sınırlı aklıyla anlaması mümkün değildir. Genellikle biz insanlar günlük hayatımızda olan bir şeyi açıklamakta zorlandığımız zaman onu gizem olarak nitelendiririz! Dahası, İlahi  fiillerle/eylemlerle ilgili doğaüstü olayları insan aklıyla açıklamamız mümkün değildir. Sözkonusu eylemler, Tanrı’nın Gizemleridir;  bunlara yaklaşmak ve bunlardan faydalanmak için  beş duyumuzu (görme, işitme, tutma, koklama, tatma) kullanmayacağız.  Bu  duyular bizi sadece maddi şeyler hakkında bilgilendirir. Oysa Tanrı’nın Gizemlerine yaklaşmak için başka bir duyuya ihtiyacımız var: İman ! Ama hiç kimse bu inancın insani hayal gücüne kadar uzandığını, bulanık, belirsiz ve varsayımsal bir şey olduğunu düşünmesin! Hristiyan İnancı nihai hedefimize ulaşmak için bilmemiz gereken herşeyi bize açıklayan gerçek bir kişiye, Tanrı’nın Oğlu İsa Mesih’e dayanmaktadır. 2000 yıllık Kilise tarihi, Mesih’in gerçeklerinin  hergün pratikte doğrulandığını teyit ediyor. Gerçekten de  Rab’bin söylediği doğrudur: “Gök ve yer ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır.” (Matta  24:35). Ayrıca Mesih  henüz  yeryüzünde iken bize ne söylemişti: “İşte ben, dünyanın sonuna dek her an sizinle birlikteyim.” (Matta 28:20).

 

Fakat birisi diyecek ki: İsa bu sözleri söyledikten sonra Göğe yükseldiğine göre böyle bir şey nasıl olabilir? Evet, İsa Göğe Yükseldi. Ama O, Tanrı olarak, Peder ve Kutsal Ruh’la birlikte, hepimizin bildiği  “Ey Semavi Kral” diye başlayan günlük duamızda okuduğumuz gibi “her yerde hazır olan ve her şeyi tamamlayan”dır.

 

Fakat bunun ötesinde, Rabbimiz İsa Mesih, Son  Akşam Yemeğinde, (Fısıh Yemeğinde) dünyanın her çağın ve tüm ulusların insanlarıyla özel bir birliktelik ilişkisi kurdu. Yeter ki insanlar Mesih’in İncili’ne inansın, Kutsal Teslis adına vaftiz olsun, O’nun iradesine göre yaşamak için mücadele versin ve O’nun Kilisesi’nin üyeleri olarak  Mesih ile bütünleşerek yaşamayı yürekten arzulasın.

 

Bunları ilk kez duyan biri mutlaka haykıracaktır:Bütün bunlar bana bir  gizem gibi geliyor. Evet, gerçekten de  bunların hepsi bir Gizem ile çevrilidir. Bu, Kilise’nin dilinde  ‘İlahi Liturji Gizemi” (Efharistiya Gizemi, Şükran Ayini) diye adlandırdığımız sakramenttir. Her müminin, İlahi Litürji esnasında aldığı Komünyon aracılığıyla (Mesih’in Bedeni ve Kanı) Mesih İsa ile birleşmesinin sakramentidir. Her çağda yaşamış ve yaşayacak olan öğrencileriyle bölünmez ve kesintisiz bir bağ oluşturmak için Kutsal Perşembe gecesi Yeruşalim’de tutuklanıp Çarmıha gerilmeden kısa bir süre önce Rab tarafından emanet edilmiş olan büyük, ülvi bir Gizemdir.

 

Bütün Hristiyanlar, Rab’bin bu sakramenti nasıl insanlara emanet ettiğini, Kutsal İncillerden ve Elçi  Aziz Pavlus’un Korintlilere yazdığı ilk Mektubundan öğrenirler. (11:8-28). Hepimizin bildiği gibi, bu büyük sakrament, Şükran Ayini esnasında icra edilir.

 

Ancak müminlerin büyük zorluğu burada yatmaktadır. Sözkonusu Sakrament, çok derin spiritüel  anlamlar taşıdığından ve genellikle pek çok olayın yaklaşık bir saat  içinde herkes tarafından anlaşılmayan sembolik bir dilde özetlendiği için İlahi Liturji’nin tüm bu ruhsal zenginliğinin açığa çıkarılması ve ayrıntılı olarak yorumlanması gereklidir, öyle ki her mümin her  İlahi Liturji’ye tüm kalbi ve zihniyle katılabilsin!

 

Bu nedenle, Tanrı’nın izniyle, bu Kilise Yılı’nın  Pazar günlerinin vaazlarını İlahi Liturji’nin yorumlanmasına ve anlaşılmasına adayacağız.

        

  

                                                                         Pisidia Metropoliti Sotrios

 

 

 

 

 

 

 

 

İlahi Liturji’nin Yorumlanması 1.vaaz: İlahi Liturji’yi anlamanın gerekliliği