/ Pazar Vaazlarι / İsa’nın kendini kurban etme ritüeli

İsa’nın kendini kurban etme ritüeli

İsa’nın kendini kurban etme ritüeli

(1.5.22)

Bugün Kutsal Litürji’nin ana bölümünden bahsedeceğiz. Kutsal Efkaristiya Sakramenti bu kutsal ve sırlı olan bölüme göre icra edilecektir. Yani İsa Mesih, bizim kurtuluşumuz için Kendisini kurban edecek ve Kutsal Sunak’a sunduğumuz  armağanlar, İsa Mesih’in “Kutsal Bedeni”ne ve “Kutsal Kanı”na dönüşecektir. Kutsal Litürji’nin bu bölümü “İSA’NIN KENDİNİ KURBAN ETME RİTÜELİ ” olarak adlandırılır. 

Kurban Duası anlam bakımından çok büyük bir dua olup, genellikle Kutsal Litürji’yi yöneten Ruhani  tarafından başından sonuna kadar bir kerede icra edilmez;  cemaat  belirli noktalarda  araya girerek “Kutsal, kutsal, kutsal, Rab-ül Sabaut …” ve diğer bazı ilahiler söyler. Ardından Ruhani sakramentin temellerini oluşturan sözleri zikreder: “Alın, yiyin. Bu, günahların bağışlanması için sizin uğrunuza bölünen bedenimdir“ ve Kutsal Ekmek ve Kutsal Şaraba dönüşecek sunularımızın (ekmek ve şarap) takdimi ve takdisi gerçekleşir. Ve bu anlam bakımından büyük Kurban duası, “Tamâmen kutsal, lekesiz, ziyâdesiyle mübârek, izzetli Hanımefendimiz Allahdoğuran ve dâima bâkire Meryem” ve Azizlerimiz adına yapılan anmalarla biter. Ama şimdi tüm bu anlattıklarımıza daha ayrıntılı bir şekilde bakalım.

Cemaatin Rab’be şükretmek için verdiği “Layık ve haktır” cevabından sonra Ruhani ellerini göğe doğru yükselterek Kurban Duası’nı zikretmeye başlar.  Fısıh Yemeği’nde Rab’bin büyük duasına şükranla başlaması gibi, Kurban Duası da şükran ve izzetle başlar. Ruhani tüm müminler adına şöyle der:

Hükümranlığının her yerinde sana ilâhî söylemek, sana hamdetmek, sana övgü sunmak, sana şükretmek ve sana tapınmak, lâyık ve haktır. Çünkü sen tâbir olunamaz, düşünülemez, görünemez,anlaşılamaz, dâima var olan ve hiç değişmeden var olan Allah’sın, sen ve senin biricik Oğlun ve Kutsal Ruhun. Sen bizleri yoktan var ettin ve düştüğümüzde  tekrar kaldırdın. Bizleri göğe yükseltinceye kadar her şeyi yapmaktan geri durmadın ve gelecek olan krallığını da bağışladın.  Bütün bunlar için, bütün bildiğimiz ve bilmediğimiz, bize bahşedilen görünen ve görünmeyen nîmetler için sana, biricik Oğlun’a ve Kutsal Ruhun’a şükrederiz. Ηer ne kadar binlerce Başmelekler, on binlerce Melekler, Heruvimler ve Serafimler, altıkanatlılar,  çokgözlüler, yükseklerde uçuşan kanatlılar senin huzûrunda hazır bulunuyorlarsa da, bu âyini ellerimizden kabul etmeyi tenezzül ettiğin için de sana şükrederiz. Zafer ilâhîsini terennüm ederler, haykırırlar, bağırırlar ve söylerler.

Tanrı Kutsal Efkaristiya’yı, temiz ve aziz semavi güçler olan kutsal Melekler’in layıkıyla  icra edeceği  bir sakrament olarak belirleyebilirdi. Ama Tanrı bu yüce görevin ifasını  biz insanlara tevcih ediyor ve kurbanı  bizim alçak ve günahkar ellerimizden almaya tenezzül ediyor. Bunu en üst mertebedeki alçakgönüllülüğünden ve bize olan sevgisinden dolayı yapıyor, bizi onurlandırmak için yapıyor.”

Ancak Tanrı, Kurban Duası’nın o kutsal anlarında, ayini Ruhani ve cemaatle birlikte  yürütsünler ve birlikte hamdetsinler diye Aziz Melekleri’ni de gönderiyor.  Unutmayalım ki Rab fedakarlığıyla, insanları ve Melekler’i tek bir sürüde birleştirdi. İşte bu nedenle Kurban Duası’nın ilk bölümünün bitiminden ve Ruhani’nin yüksek sesle “Zafer ilâhîsini terennüm ederler, haykırırlar, bağırırlar ve söylerler” demesinden sonra ilahiciler hemen araya girip Meleklerin ilahisini terennüm ederler: “Kutsal, kutsal, kutsal, Rab-ül Sabaut. Gök ve yer izzetinle doludur”. Peygamber Yeşaya’nın duyduğu bu Melekler’in ilahisi, cemaatin terennüm ettiği ilahi (çocukların Yeruşalem’de isa Mesih’i karşılarken söyledikleri ilahi) ile tamamlanır: .«Hozana! Rab’bin adıyla gelene, İsrail’in Kralına övgüler olsun!»” ( Yuhanna 12,13)

Bu ilahiden sonra Ruhani, Kurban Duası’na devam eder:

“Ey insansever Efendi, bu mübârek kuvvetlerle birlikte biz de haykırır ve söyleriz: Sen kutsal, tamâmen kutsalsın, sen ve senin biricik Oğlun ve Kutsal Ruhun. Sen kutsal, tamâmen kutsalsın ve izzetin görkemlidir. Sen dünyanı o kadar çok sevdin ki biricik Oğlun’u fedâ ettin. Öyle ki her kim O’na îman ederse helâk olmasın, ancak ebedî hayata kavuşsun”.

Gördüğümüz gibi Ruhani bu duayla, kendi sesini Meleklerin sesleriyle birleştirerek,  Tanrı’nın kutsallığına ve O’nun insana olan akıl almaz sevgisine övgüler düzmeye devam eder. Duaya devam ederken, Kutsal Efkaristiya Sakramenti’nin Fısıh Yemeğinde Rab’bimiz İsa Mesih  tarafından Öğrencileri’ne ve Kilise’ye emanet edilmesine değinir ve şöyle der:

“O geldi ve bizim için bütün tasarıyı tamamladı. Ele verildiği gece, aslında dünyanın hayat bulması için kendisini teslim ettiği gece, kutsal, lekesiz, pak ellerine ekmeği alıp, şükretti, mübârek kıldı, kutsadı ve böldü, aziz öğrenci ve elçilerine vererek şöyle dedi: Alın, yiyin. Bu, günahların bağışlanması için sizin uğrunuza bölünen bedenimdir”.

Cemaat “Amin” diye tamamlar. Ve Ruhani devam eder:

Aynı şekilde Rab akşam yemeğinden sonra içinde şarap olan kadehi alır, Tanrı’ya şükreder, kadehi kutsar, şarabı İsa Mesih’in Kutsal kanına dönüştürür ve Aziz Öğrencileri’ne verir. Verirken de şöyle der:Hepiniz bundan için. Bu, günahların bağışlanması için sizin uğrunuza ve birçokları uğruna dökülen yeni antlaşmadaki kanımdır “ (bkz. Matta 26,27-28).

Aziz Elçiler, bizzat Aziz Öğretmenleri’nin kendi lekesiz elleriyle  onlara ilk kez sunduğu kutsallar kutsalı “Beden”ini ve “Kanı”nı ne kadar büyük bir kutsal huşu ve Tanrı korkusuyla almış olmalılar!

Kusal Efkaristiya Sakrament’i, Rab’bimiz tarafından bu şekilde kuruldu ve bir sonraki konuşmada da göreceğimiz gibi, kurtuluşumuz için dünya’nın sonuna kadar icra edilmek  üzere  Aziz Elçilere ve haleflerine ( Episkopos ve Ruhanilere) emanet edildi.

 

İLAHİ LİTÜRJİNİN YORUMLANMASI:31. KONUŞMA

 

                                                                           Pisidia Metropoliti Sotirios

 

 

 

 

 

 

 

İsa’nın kendini kurban etme ritüeli