/ Manevi yaşam / Kurtuluşum, Kurtuluşun

Kurtuluşum, Kurtuluşun

Kurtuluşum, Kurtuluşun

 

Hristiyanlar olarak hepimiz, kurtuluşumuz1 için ve Rab’bin Krallığında bir yer garantilemek için çabalıyoruz. Bu bizim açımızdan bencilce değil mi? Sadece kurtuluşumuzu, kendimizi düşünmemiz doğru bir şey mi?

Rab’bin Krallığında bir yer garantilemek” cümlesi uygunsuzdur, telaffuz bile etmeyiz! Rab’bin Krallığında, tiyatroda olduğu gibi, bir “yer”, bir “bilet” garantileyebileceğimiz yerler yoktur; bedelini ödedikten sonra yerimiz garanti değildir! Rab’bin Krallığı kimse için garanti değildir! Son anda “muz kabuğuna basıp” kendini cehennemde bulabilirsin! Rab bizi korusun, aslında bu konuda hiçbir teminat yoktur.

Kendimize bakmak” hem bencilce hem de değil. Size Rab’bin ikinci emrini hatırlatırım: “komşunu kendin gibi sev”. Sevginin tek bir kriteri vardır: kendimiz!

-“Kendim” kimdir ve onu ne ölçüde seviyorum? diye soruyorum.

-Burada bencillik var mı?

-Hayır, çünkü “kendim”, başkasını sevmemin kriteri oluyor. Kendimi sevmezsem başkasını nasıl sevebilirim ki ?

-“Kendimi seviyorum” ne demek? Kendimi bencilce mi seviyorum? Kendi istediklerimi mi seviyorum?

-Hayır! Kendimi doğru şekilde seviyorum, kurtuluşumu seviyorum! Eğer ben kendimi, kurtuluşumu seversem bu kriterle başka bir insanı da seveceğim. Başkasını sevmek demek, ona kurtuluşa varması için yardım etmek demek. Eğer kurtuluşa ulaşmazsa bu ne biçim bir sevgi olur? Eğer ben kendi kurtuluşumu bulamazsam , kendimde olmayanı başkasına nasıl sunabilirim? “Hiçbir şeyi olmayandan hiçbir şey alamazsın”. Kurtuluşum yoksa , sana ne verebilirim ki ? Para? Bilgi? Bütün bunlar iyi ve önemli ama kriter eksik. Kriter, benim kurtuluşum için olan sevgimdir, eğer bu sevgi bende varsa, sana da verebilirim.

Kendimi sevmem lazım ki (kurtuluşuma ulaşayım anlamında), sonra başkasını sevebileyim (o da kurtuluşuna ulaşsın anlamında). Bu noktaya ulaştığımda, o zaman gerçekten bir başka insanı düşünebileceğim. Bu nedenle Kilisenin Pederleri, Rab’be ve cemaate hizmet etmeden önce, Rab’bin inayetiyle kendilerini yetiştirdiler. Elçi Pavlus Hristiyanlığa geçtikten sonra üç sene Arabistan’da kaldı ve orada Kutsal Ruh’un yardımıyla kendini yetiştirdi! Büyük Vasilios, İlahiyatçı Grigorios , Aziz Altınağızlı Yuhanna, hepsi cemaat hizmetinde yer almadan önce inzivaya çekildiler, kendilerini yetiştirdiler! Yani kurtuluşlarını ve artık kendilerinin de Rab’bin Krallığını fethedebileceklerini idrak ettiler ve ancak o zaman inzivadan çıkıp kendilerini Cemaat hizmetine verdiler.

-Ne diyecektik peki? Bu manevi donanım edindikleri yıllar, diğer insanlara özen göstermeden geçirdikleri bencillik yıllarıydı mı diyecektik?

-Hayır; o yıllar gerçek kriterlerin hazırlık yıllarıydı, çünkü ancak kendimi ne kadar geliştirdiysem başka bir insana da o kadar yardım edebilirim.

Üstat Athanasios Mitilineos.

1 İsa Mesih’in Bedenini teşkil eden Kilise’ye tabi olarak, İsa Mesih’in öğretilerini yerine getiren müminlerin ebedi hayata nail olmaları.

 

Kurtuluşum, Kurtuluşun