/ Makaleler / Orthodoks Kilisesi’nın eşcinselliğe bakışı

Orthodoks Kilisesi’nın eşcinselliğe bakışı

Hazırlayan : Pavlos Ulaş ve A.Hristiyanidis

Hazırlayan : Pavlos Ulaş ve A.Hristiyanidis

 

Damak zevki bozulmamış birine lezzetli gelen ekmek, damak zevki bozulmuş birine lezzetli gelmeyebilir; gözleri sağlıklı birine ışık hoş gelirken hastalıklı gözlere acı verebilir. Aynı şekilde Sen’in doğruluğun ya RAB, dürüst olmayan kişilere hoş gelmez! ( Aziz Augustin)

Kilise kendi çocuklarını Tanrısal öğretilerle besler ve kutsallık yolunda ilerlemeleri için çaba harcar. Bütün bu öğretiler Mesih İsa imanlılarına sunulmuş Tanrısal bir lütuftur. Kutsal Yazılar’da da bizlere iletildiği gibi iblis dünyaya hükmetmektedir ve imanlıların bu yüzden her zaman ayık ve uyanık olmaları gerekir. Farklı saldırılar ve ayartma yöntemleri sürekli karşımıza çıkacaktır ama bizim her zaman galip gelmemizi sağlayacak olan iman ettiğimiz RAB Tanrı ve O’nun Kilisesine olan sadakatimizdir. İşte bu günah dolu ayartma yollarından biride eşcinsellik olarak adlandırılan cinsel sapkınlıktır. Tüm konularda olduğu gibi eşcinsellik hakkında da Ortodoks Kilisesinin öğretisi oldukça açıktır. Kutsal Yazılar’ın değişmeyeceği gibi Kiliseninde bu konudaki öğretisi değişmeyecektir.

Günümüzde, dünya genelinde, özellikle ülkemizde ve batı ülkelerinde gün geçtikçe artan ve artık ayıp olarak veya ahlaksızlık olarak görülmekten uzaklaşan eşcinsellik bir hastalık olarak veya genlerle ilgili bir durum olarak görülmektedir. Sözlüklerde eşcinsellik, aynı cins veya cinsiyetteki insanlar arasındaki romantik, cinsel çekim ya da cinsel davranış, bir yönelim olarak “kişiyi ağırlıklı olarak ya da tümüyle kendisiyle aynı cinsiyette olan kişilere karşı romantik ya da cinsel çekim yaşamaya yönlendiren kişisel nitelik” olarak ifade edilir. Kutsal Kitap’ta ise sapkınlık, bedenin aşşağılanması ve oğlancılık olarak adlandırılır.

Ortodoks Hıristiyanlar için cinsel veya duygusal olarak kendi bedeninden zevk almak, homoseksüellik, biseksüellik ve benzeri seksüel arzular üzerinde tartışmaya gerek yoktur ve böylesi bir tartışma veya bu tür sapkınlıkları savunma arzusu Kiliseden ayrılığı doğurur. Ortodoks Kilisesinin bu konulardaki tutumu Kutsal Kitap rehberliğinde başlangıçtan beri bellidir. Cinsellik veya cinsel davranış ilahi sevgiye dayanır. Aynı cinsiyetten insanlar arasında herhangi bir insani duygu ötesinde aşk, duygusal yaklaşım, ahlaki standartların ötesinde bir arzu, Tanrı Söz’ünün özüne aykırı olduğu gibi yaratılışa da aykırıdır. Kadın ve erkek hakkındaki ilişki daha yaratılış kitabında bizlere sunulmuştur; “Tanrı insanı kendi suretinde yarattı. Böylece insan Tanrı suretinde yaratılmış oldu. İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı… Bu nedenle adam annesini babasını bırakıp karısına bağlanacak, ikisi tek beden olacak.” (Yaratılış 1:28, 2:24). Evlilik Kilisenin 7 Sakramentinden biridir ve Kutsal Yazılar’da belirtildiği gibi bir erkek ve bir kadının tek beden oluşları Kilise tarafından kutsanarak başlar. Erkek ve erkeğin veya kadın ve kadınn değil bir erkek ve bir kadının birleşmesi kutsanır. Burada başlangıçta iki cinsin ayrı ayrı ve birbirleri için yaratıldığını görüyoruz. Başka bir deyişle, ilişkinin doğal hali başlangıçta olduğu gibi erkek ve dişi olanıdır. Aslında Kutsal Kitap’ı bilenler eşcinsellik üzerine Yahudiler arasında bir tartışma olmadığını da göreceklerdir. Çünkü bu Tanrı tarafından yasaklanmış ve iğrenç olarak gösterilmiştir. Aynı zaman da yine Tevrat’ta, Tanrı önündeki herhangi bir ahlaksızlığın sonuçlarının nedenli vahim olduğu görülebilir. Hem Eski hemde Yeni Ahit’te eşcinselliğin insan yaratılışına ve ahlakına uygun olmadığını bildiren ayetler mevcuttur (Levililer 18:22, 20:13. Romalılar 1:20-27, I.Timoteos 1:10) ve tüm bu ayetler ışığında biliyoruz ki bu büyük bir günahtır. Elçi Aziz Pavlos, Korintlilere yazdığı I. Mektubunda “Günahkârların, Tanrı Egemenliği`ni miras almayacağını bilmiyor musunuz? Aldanmayın! Ne fuhuş yapanlar Tanrı`nın Egemenliği`ni miras alacaktır, ne puta tapanlar, ne zina edenler, ne oğlanlar, ne oğlancılar, ne hırsızlar, ne açgözlüler, ne ayyaşlar, ne sövücüler, ne de soyguncular.” diyor. Elçi, Tanrı’dan aldığı esinle, eşcinselliği diğer günahlardan ayırt etmiyor ve sonucunun ne denli kötü olduğunu bildiriyor.

Kendisini eşcinselliğin bilimsel temelleri olduğuna inandıran insanlarda şayet yüreklerinde iman taşıyorlarsa, kendi temellendirdikleri şekilde bilimsel yardımlardan faydalanarak, doktor desteği, tedavisi alarak bu günahtan kurtulmak için savaş vermeleri gerekir.

Tanrı’nın bize verdiği beden düşüncesizce ve sapkın tutkular için kullanılmamalıdır. Bir kişi şayet Mesih İsa’ya iman ettiyse, bedeni Kutsal Ruh’un tapınağı olmuştur ve bu tapınakta yaratılışın amacına uygun hareket edilerek ve Tanrı Söz’üne itaat edilerek yaratıcımız olan Her Şeye Egemen RAB Tanrı yüceltilmelidir.

Bu günaha düşen kişilerin Kilise pederlerine giderek günah itirafında bulunmaları ve pederlerden yardım talep etmeleri gerekir. Elbette bir çok insana Tanrı Söz’ünü kabul etmek zor gelecektir fakat hırsızlık yapan, zina eden veya yalan söyleyen insanların itiraf ve tövbe ile Tanrı yoluna girme çabaları gibi bu kişilerinde bunu anlayarak tövbe kapısına yönelmeleri ve yenilenmeleri şarttır.

Ortodoks Hıristiyanlar olarak bizler, Kilise öğretilerine sadık kalarak beden ve ruh temizliğimizi korumalı ve Kutsal Gizemlerden kopmamaya özen göstermeliyiz. Ve bu ölümcül günahlara yakalanmış insanlar içinde kendi iç odamızda sürekli dua ederek onlara yardımcı olmaya çalışmalı, tövbe ederek kurtuluş yoluna girmeleri için dualarımızı hiç bir zaman esirgememeliyiz. Ortodoks Kilisesi Mesih İsa’nın bedenidir, Tanrı’nın Kilisesidir. Kilise insanlara kurtuluş müjdesini iletir ve bu çağrı herkese yapılır. İşte bu yüzden Kilisenin kapıları herkese açıktır. RAB Tanrı yağmuru herkesin üzerine yağdırdığı gibi merhametinide herkesin üzerine döker fakat bu kurtuluş müjdesini alan insanlarında bu harkulade lütfa itaat etmeleri, tövbe ederek Tanrı’nın hükümlerinin peşi sıra yürümeleri gerekir ki bu kurtuluş yolunda ilerleyebilsinler. O yüzden eşcinsellik veya çeşitli sapkınlıklara kapılmış insanları (ki bu insanlar uzun süredir bu sapkınlıklarını gizleyerek kilise içerisinde bulunan kişiler veya hizmetlilerde olabilirler) kiliselerimizin pederlerine, başpederlere veya metropolitlere bildirmeliyiz. Çünkü Kiliselerimiz günahlıların tedavi olabilecekleri hastanelerdir ve pederler bu insanlara doğru önderlik ederek ruhsal yaşamda ilerlemeleri ve tövbe ederek günahlarından dönmeleri için yardımcı olurlar. Bu konularda RAB İsa Mesih’in “günahsız olan ilk taşı atsın” sözünü unutmadan, insanları yok etmek için değil yaşama kavuşturmak için emek harcamalıyız.

Ortodoks Kilise’sinin arzusu, tüm imanlıların RAB’bimiz Mesih İsa’nın çağrısına layık bir yaşam sürmeleri ve çevrelerine ışık olabilmeleridir. Kilise duaları ve öğretileri ile çocuklarını daima besler, yaralarını sarar ve şifa bulmaları için çaba harcar.

Gerçek sevgi Tanrı’dır. Tanrı’ya sevgiyle bağlanan, yürekten tüm buyruklara itaat eder ve merhamet bulur.