/ Makaleler / Hristiyanlık’ta Kadınının Hakkı ve Evlilik Sakramenti

Hristiyanlık’ta Kadınının Hakkı ve Evlilik Sakramenti

Hristiyanlık’ta Kadınının Hakkı ve Evlilik Sakramenti

 

Ferit Yuhanna Tekbaş

Milattan evvel, kadınların toplumda hak sahibi olmadığını ve erkeklerle eşit olmadığını eski ahitteki çeşitli ayetlerde okuyabiliyoruz. Şimdiki bazı kültürlerde olduğu gibi eskiden kadınlar, erkeklerin toplumuna katılmamaya dikkat ederlerdi. Hatta erkekeklerin kendi eşleriyle zamanında az konuştuğunu ve mesafeli davrandığını okuyabiliyoruz. Bu sadece aile içinde değil, genel olarak toplumda erkeğin kadın ilen sohbeti eski İsrail’de mümkün olmadığını, Eski Ahit dışı yazılarda da okuyoruz. Tapınak’ta kadınlar sadece bayanların bulunduğu bölüme kadar girebilir ve dua için olan yükümlülerini yerine getirmek için kölelerle beraber yer almaktadırlar. İsrail’deki bir ailede, bir kız çoçuğun doğmasının da kötü bir haber olduğunu yine Eski Ahit’te okuyabiliyoruz.

1 RAB Musa’ya şöyle dedi: 2 ‹‹İsrail halkına de ki, ‹Bir kadın hamile kalıp erkek çocuk doğurursa, âdet gördüğü günlerde olduğu gibi yedi gün kirli sayılacaktır. 3 Çocuk sekizinci gün sünnet edilmeli. 4 Kadın kanamasından paklanmak için otuz üç gün bekleyecek. Pak sayılması için geçmesi gereken bu günler doluncaya dek kutsal bir şeye dokunmayacak, tapınağa girmeyecek. 5 Ancak, kız çocuk doğurursa, âdet gördüğü günler gibi iki hafta kirli sayılacaktır. Kanamasından paklanmak için altmış altı gün bekleyecektir (Lev. 12, 1-5).

Doğan kız büyünceye kadar babasına boyun eğmek zorundadır, Baba kızını istediği bir şahıs ile evlendirebilir veya kendi borçlarını ödemek için, borçlu olan kişiye satabilirdi.

16 Kalev, ‹‹Kiryat-Sefer halkını yenip orayı ele geçirene kızım Aksa’yı eş olarak vereceğim›› dedi (Yeşu 15:16-1).

17 Saul Davut’a, ‹‹İşte büyük kızım Merav›› dedi, ‹‹Onu sana eş olarak vereceğim. Yalnız hatırım için yiğitçe davran ve RAB’bin savaşlarını sürdür.›› Çünkü, ‹‹Davut’un ölümü benim elimden değil, Filistliler’in elinden olsun›› diye düşünüyordu. 18 Davut, ‹‹Ben kim oluyorum, İsrail’de ailem ve babamın oymağı ne ki, krala damat olayım?›› diye karşılık verdi. 19 Ne var ki, Saul’un kızı Merav’ın Davut’a verileceği zaman geldiğinde, kız Davut yerine Meholalı Adriel’e eş olarak verildi (1.Samuel 18:17-19).

Eski İsrail’de kadının herhangi bir sanat öğrenmesi veya okula gitmesi mümkün değildi. Evlendiği erkeğin malı veya mülkü olarak sayılıyordu. Erkek evlendiği kadını, evde olan köle ve hayvanları kontrol ettiği gibi, kendi kadınını kontrol ederdi. Kadının evdeki en önemli görevi, çok sayıda erkek çocuk doğurmak ve ev işlerine bakmaktır. Kadın, evlilik gecesinde bakireliğini kaybetmemiş ise veya bir kadın başka erkek ile ilişkiye geçmiş ise bunun cezası taşlanma idi ve böylece ölüme cezalandırılırdı veya en azından dışlanmasına neden olurdu.

20 ‹‹Ancak bu sav doğruysa, kızın erden olduğuna ilişkin bir kanıt bulunamazsa, 21 kızı baba evinin kapısına çıkaracaklar. Kent halkı taşlayarak kızı öldürecek. Babasının evindeyken fuhuş yapmakla İsrail’de iğrençlik yapmıştır. Aranızdaki kötülüğü ortadan kaldıracaksınız. 22 ‹‹Eğer bir adam başka birinin karısıyla yatarken yakalanırsa, hem kadınla yatan adam, hem kadın, ikisi de öldürülecek. İsrail’den kötülüğü atacaksınız (Yasanın Tekrarı 22:20-22)

İsa Mesih, çağdaş bir toplumda kadının savunmasız olan konumunu değiştirmiş ve kadına boşanma hak ve işlemlerine değer kazandırmıştı. Mesihten evvel sadece erkeklere boşanma hakkı verilmişti. İsa Mesih Kutsal Kitap’ta kadınlarlan çekinmeden konuştuğunu ve çıktığı seyahatlere kadınlarda katıldığını okuyabiliyoruz.

38 İsa, öğrencileriyle birlikte yola devam edip bir köye girdi. Marta adında bir kadın İsa’yı evinde konuk etti. 39 Marta’nın Meryem adındaki kızkardeşi, Rab’bin ayakları dibine oturmuş O’nun konuşmasını dinliyordu. 40 Marta ise işlerinin çokluğundan ötürü telaş içindeydi. İsa’nın yanına gelerek, ‹‹Ya Rab›› dedi, ‹‹Kardeşimin beni hizmet işlerinde yalnız bırakmasına aldırmıyor musun? Ona söyle de bana yardım etsin.›› 41 Rab ona şu karşılığı verdi: ‹‹Marta, Marta, sen çok şey için kaygılanıp telaşlanıyorsun. 42 Oysa gerekli olan tek bir şey vardır. Meryem iyi olanı seçti ve bu kendisinden alınmayacak.›› Luka 10, 38-42

İsa Mesih’in aracığı ilen kadınlara eşitlik getirildi. İnancımızda hiç kimsenin dışlanması mümkün olmadığı gibi, ister kadın, ister erkek ve ister fahişe bütün insanlar, Tanrının önünde eşittir. RAB’bin yolunda gitmelerinde, erkeklerle aynı değerlere ve aynı haklara sahip olduğunu İsa Mesih’in sağladığını İncil göstermektedir.

36 Ferisiler’den biri İsa’yı yemeğe çağırdı. O da Ferisi’nin evine gidip sofraya oturdu. 37-38 O sırada, kentte günahkâr olarak tanınan bir kadın, İsa’nın, Ferisi’nin evinde yemek yediğini öğrenince kaymaktaşından bir kap içinde güzel kokulu yağ getirdi. İsa’nın arkasında, ayaklarının dibinde durup ağlayarak, gözyaşlarıyla O’nun ayaklarını ıslatmaya başladı. Saçlarıyla ayaklarını sildi, öptü ve yağı üzerlerine sürdü. 39 İsa’yı evine çağırmış olan Ferisi bunu görünce kendi kendine, ‹‹Bu adam peygamber olsaydı, kendisine dokunan bu kadının kim ve ne tür bir kadın olduğunu, günahkâr biri olduğunu anlardı›› dedi. 40 Bunun üzerine İsa Ferisi’ye, ‹‹Simun›› dedi, ‹‹Sana bir söyleyeceğim var.›› O da, ‹‹Buyur, öğretmenim›› dedi. 41 ‹‹Tefeciye borçlu iki kişi vardı. Biri beş yüz, öbürü de elli dinar borçluydu. 42 Borçlarını ödeyecek güçte olmadıklarından, tefeci her ikisinin de borcunu bağışladı. Buna göre, hangisi onu çok sever?›› 43 Simun, ‹‹Sanırım, kendisine daha çok bağışlanan›› diye yanıtladı. İsa ona, ‹‹Doğru söyledin›› dedi. 44 Sonra kadına bakarak Simun’a şunları söyledi: ‹‹Bu kadını görüyor musun? Ben senin evine geldim, ayaklarım için bana su vermedin. Bu kadın ise ayaklarımı gözyaşlarıyla ıslatıp saçlarıyla sildi. 45 Sen beni öpmedin, ama bu kadın eve girdiğimden beri ayaklarımı öpüp duruyor. 46 Sen başıma zeytinyağı sürmedin, ama bu kadın ayaklarıma güzel kokulu yağ sürdü. 47 Bu nedenle sana şunu söyleyeyim, kendisinin çok olan günahları bağışlanmıştır. Çok sevgi göstermesinin nedeni budur. Oysa kendisine az bağışlanan, az sever.›› 48 Sonra kadına, ‹‹Günahların bağışlandı›› dedi. 49 İsa’yla birlikte sofrada oturanlar kendi aralarında, ‹‹Kim bu adam? Günahları bile bağışlıyor!›› şeklinde konuşmaya başladılar. 50 İsa ise kadına, ‹‹İmanın seni kurtardı, esenlikle git›› dedi (Luka 7,36-50).

1 Bundan kısa bir süre sonra İsa on iki öğrencisiyle birlikte köy kent dolaşmaya başladı. Tanrı’nın Egemenliği’ni duyurup müjdeliyordu. 2-3 Kötü ruhlardan ve hastalıklardan kurtulan bazı kadınlar, içinden yedi cin çıkmış olan Mecdelli denilen Meryem, Hirodes’in kâhyası Kuza’nın karısı Yohanna, Suzanna ve daha birçokları İsa’yla birlikte dolaşıyordu. Bunlar, kendi olanaklarıyla İsa’ya ve öğrencilerine yardım ediyorlardı (Luka 8:1-3).

İsa mesih, kadının erkeklerin aynı düzeye koyması, zamanında bir sürü Hristiyana, toplumda zorluk, dışlama hatta ölüme neden olmuştu. Mesih ilen zamanında kadınlara ve İsrail halkına şimdiki anlayışımız ilen her konuda demokrasiyi ve eşitliği getirmiştir.

Hristiyanlık’ta Evlilik Sakramenti

Evlilik sakramentinde Kilise, evlenecek olan çiftin beraberlik ve tek bedende olan hayatlarını, çocuklarının doğum ve eğitimini gerçekleştirmek yoluyla kutsar. Damat ve gelin kilisede, Tanrı’ya, ebedi olarak birbirlerine sadık olmayı söz verirler. Tabi ki Tanrı önünde verilen bu söz, gönüllü olarak ve yani zorlamadan verilir ve bu söz Mesih’in kilisesine olan bağlılığını örnek alır. Neden bu evliliğin Mesih ve kilisesine mistik şekilde bağlantılı olduğu bir sırdır. Damat ve gelinin, o anın önemini, evlilik sakramentinin gerçekleşme esnasında pederin onları Tanrı adı ilen çiftleri taçlamasının önemini, evliliğin ebedi olarak geçerliğini farkında olmaları gerekir. Bu andan itibaren ikisi iki kişi değil, bir beden olmuşlardır ve bu evliliğin bozulmasını hiç bir kimsye neden olmadığı gibi, Tanrının birleştirdiği hiç bir insan bölme yetkisinde olmadığını İncil’de okuyabiliyoruz (Mt. 19:3-8). Aslında bir evliliğin bölünmesi; sadece doğurdukları çocukların günahını değil, aynı zamanda Tanrı’ya ve Kilisesi’ne de karşı bir günahtır ve sakramentin kutsalığını hiçe saymış olacaklarının ve bunun da bir günah olduğunun bilinmesi ve kabullenilmesi gerekir.

Bir Hristiyan ailenin başı daima erkektir ama şunu bilmek gerekirki Kutsal Kitap’ta erkek eşini kendi gibi sevmesi gerektiğini de yazar. Unutulmaması olan şey, erkek ve kadının bir beden olmalarıdır, bir erkek kendi karısını herhangi bir yönden zarar verirse bu kendine vermiş gibi olmaktadır. Tanrı’nın insanoğlunu sevdiği gibi bu sevgiye saygı duymak ve yok etmemek gerekir. Kadın da kocasına daima saygılı davranması gerekir bu ikisi için geçerlidir, çünkü hristiyan aile bir kilise gibidir. Hristiyan bir çift Hristiyanlık’a göre yaşarsa bu “İsa Mesih’i mutlu eder, Mesih onlara kendi barışını gönderir, Mesih’in adı ilen oldukları her yerde kötülük olmayacak ve görmeyeceklerdir”. İsa Mesih’e bağlı olan herkes ister kadın veya erkek onun korumasını alacaktır ve daima kadın ve erkek arasında, insanlar arasında eşitliği sağlayacaktır.

Ayrıca, konu ile ilgili okuyunuz:

http://oodegr.co/tourkika/mystiria/mystirio_gamou.htm

 

Hristiyanlık’ta Kadınının Hakkı ve Evlilik Sakramenti