/ Makaleler / Ermenice konusan Ortodoks Hristiyanlar

Ermenice konusan Ortodoks Hristiyanlar

Ermenice konusan Ortodoks Hristiyanlar

   Bir zamanlar bu topraklarda ‘Hay-horomlar’ adlı bir topluluk yaşardı. 1923’te Lozan Barış Antlaşması kapsamında Yunanistan ile Türkiye arasında imzalanan Mübadele Antlaşması uyarınca, Türkiye’den gönderilen Hay-horomlar, ruhani açıdan Rum Ortodoks Kilisesi’ne bağlı ancak Ermenice konuşan bir gruptu. Bu konuda yapılmış bilimsel araştırma yok ama, ağırlıklı olarak sözlü kaynaklardan yararlanarak Hay-horomlar konusunda önemli bilgi birikimine sahip olmuş İzmir’li bir Rum olan olan Yorgos İ. Anastasiadis’e (1874-1971) göre, Hay-horomların etnik kökeni konusunda değişik görüşler var.

Anabasis’in bakiyeleri mi?
Çağdaş Yunan tarihçilere göre Hay-horomlar, MÖ 401’de kardeşi II. Artakserkes’i devirerek Pers tahtını ele geçirmeye çalışan Genç Keyhüsrev (Küros) için savaşan ancak Keyhüsrev’in öldürülmesi üzerine geriye dönen Yunanlı paralı askerlerin bakiyeleridir. Bu efsanevi ‘geri dönüş’, söz konusu sefere katılmış olan Yunanlı tarihçi Ksenephon tarafından “Onbinlerin Dönüşü” (Anabasis) adlı eserde anlatılmıştır. Bu tezin sahiplerine göre, bunlara daha sonra Büyük İskender’in Asya Seferi sırasında, güzergâhların güvenliği için bıraktığı Yunan askerleri de eklenmiş, bu gruplar, Doğu Anadolu bölgesindeki Ermeni toplumlarının kadınlarıyla evlenerek asimile olmuşlar, zamanla dillerini unutmuşlardır.

Egina Adası’ndan gelen Yunanlılar mı?
Hay-horomların etnik olarak Rum olduğuna dair tezin bir başka versiyonuna göre Hay-horomlar Bizans döneminde, Yunanistan’da Atina yakınlarında bir ada olan Egina’dan gelen koloni sakinleridir. Tarihte ilk Hay-horom topluluğunun ortaya çıktığı Sivas yakınlarındaki Eğin’in adı da Egina’dan gelmektedir. Bu gruplar, Bizans’a son veren Osmanlı İmparatorluğu döneminde İslam’a geçmek istememişler ve yaşadıkları bölgelerdeki Ermeni nüfusa katılmışlardır. Bu bölge Türkler için çok önemli olduğundan, İslam’a geçmek konusunda baskıya maruz kalmamışlar; fakat zamanla dil açısından Ermeniler tarafından asimile edilmişlerdir.

Helenleşmiş Ermeniler mi?
Ermeni mitolojisine göre Ermeni soyunun kurucusu, efsaneye göre İapetos’un (Yafeth’in Yunanlaştırılmışı) neslinden olan Hayk’tır. Hayk, MÖ 24’te yaratılmıştır ve Ermenicede önder, lider anlamına gelir. Ermenicede Ruma (Romalı anlamında) “horom” denir, o nedenle Ermenice konuşanlara, yani Ermeni-Rumlara “Hay-horom” denir.
Görece yeni Ermeni kaynaklarına göre ise, Hay-horomlar Bizans döneminde Helenleşmiş (Yunanlılaşmış) Ermenilerdir. Bu teze göre Hay-horomlar, İsa’nın doğası üzerine teolojik ayrılıklara çözüm bulmak için toplanan ancak orta yolcu tutumu ile Monofizit-Diyofizit bölünmesine neden olan 451 tarihli Halkedon (Kadıköy) Konsili kararlarına yakınlık duymayan ve 552 tarihinde toplanan Dıvin Konsili’nden sonra kendi kiliselerini kuran Ermenilerin bir bölümü, Ermenilerin Hıristiyanlığı kabul etmesinde büyük rolü olan Kapadokyalı Surp Krikor Lasavoriç’in (Greguar Illuminateur) adından dolayı bugün ‘Gregoryan’ diye anılan Ermeni Ortodokslarından ayrılarak Konstantinopolis Patriği’ni tanımaya devam etmişlerdi. Bu Ermeniler zamanla kökenleriyle bağlarını tamamen kaybedip kendilerini Rum olarak kabul etmişlerdi.

Hay-horomların Ermeni kökenli olduğunu kabul eden Patrik I. Konstantios’a göre 628’de Ermeni Katolikos Esdras (Ermenice’de Yezr), Perslerle yaptığı savaştan muzaffer olarak dönen Bizans İmparatoru Heraklios’un (İraklios) daveti üzerine, pek çok piskoposla birlikte barış için Erzurum’a gitmiş, ardından 451 tarihli Halkedon Konsili’nin resmi kayıtlarını istemiş ve bu konsili ‘ekümenik’ kabul ederek, konsilin doğru bulduğu dogmalarına samimiyetle iman etmişti. O günden sonra Bizans İmparatorluğu sınırları etrafında yaşayan binlerce Ermeni, Ortodoks Kilisesi’nin ayin, gelenek, bayram ve oruçlarını kabul etmişlerdi. İmparatorluk Hay-horom (Ermeni-Rumlar) olarak bilinen bu grupları Fırat’ın batısında, merkezi Eğin olan on ikiden fazla köyde toplamıştı. Ermenice konuşan bu Ortodokslar, ruhani olarak Büyük Antakya Patrikhanesi’ne bağlı Erzurum ve Diyarbakır Metropolitliği’ne tâbi olmuşlardı.

Lisanen Ermeni, kalben Rum
Yorgos İ. Anastasiadis’e göre bu tezlerden hangisi doğru olursa olsun, bugün Hay-horomlar kendilerini Rum kabul ederler. Yüzyıllar boyunca bir kelime bile Yunanca bilmemelerine rağmen Rumluklarına olan sarsılmaz inançlarını muhafaza ederler. Anadilleri öncellikle Ermenice, sonra da Türkçedir. Ermeniceyi okulda öğrenirler. Kilisedeki ayinleri daha çok Türkçe ve Ermenice ve daha az Yunanca ilahilerin karışımıdır. Ancak, cemaat Yunanca ilahileri anlamadığı gibi, Ermenice okunan ilahilerin de Ermeni kilisesininkilerle hiçbir ilgisi yoktur. Rum Ortodoks Kilisesi’nin ilahilerinin çevirisidir ve Yunan Kilise müziğinin makamıyla okunur. 1896 yılında, Ermenice ilahilerin yerini daha çok Karamanlıca (Yunan alfabesiyle yazılan Türkçe) ilahiler almıştır.

Agn’dan Eğin’e,Eğin’den Kemaliye’ye
Bazı kaynaklara göre, Hay-horomların ilk ortaya çıktıkları merkez, Sivas’ın Eğin köyüydü. Eğin adının kaynağı konusundaki söylence ise şöyle: Masis (Ararat veya Ağrı) ve İran Ermenilerinin Anadolu’ya yayıldıkları dönemde, bir grup Ermeni, Fırat boyunca ilerleyerek, etrafında çok verimli topraklar olduğu söylenen nehrin kaynağını aramışlar. İlerlerken sürekli, “Kaynak! kaynak! (Agn, agn)” diyorlarmış, böylece onlar tarafından kurulan şehrin adı ‘Agn’ olmuş (Ermenice ‘ag’ kaynak anlamına geliyor. -n ise ektir).
Hay-horomların Doğu Anadolu’daki köyleri altı taneydi: Vag, Zorak, Musaga, Sirzu, Hogus ve Mamsa. Bunlardan ilk dördü Eğin’e, Mamsa Çemişkezek’e bağlıydı. Hogus ise diğer dört köyden epeyce uzakta, Kemah’ta idi. I. Dünya Savaşı sırasında Ruslar Erzincan ve Erzurum’a kadar ilerlediklerinde, Hogus’un sakinleri onları coşkuyla karşılamış, Rus ordusu geri çekilirken korkuya kapılıp onların peşi sıra Rusya’ya gitmişlerdi. Bu gruplar Cumhuriyet dönemine kadar da orada kaldılar.
Fırat’ın Eğin bölgesindeki 70 Hay-horom ailesi, 1924’te, bir yıl önce Lozan Barış Antlaşması’nın parçası olarak imzalanan Mübadele Antlaşması ile Yunanistan’a gönderildiler ve Eğriboz’un kuzeyindeki Kastaniotisa Çiftliği’ne yerleşerek Yeni Eğin’i kurdular. İki yıl geçmeden Rusya üzerinden (muhtemelen Hogus’lu) 50 aile daha Selanik yakınlarındaki Diavata’ya yerleşti. Eğin adı ise, Cumhuriyet döneminde Mustafa Kemal’in onuruna, Kemaliye olarak değiştirilerek Hay-horomların son izi de tamamen silindi.

Bitinya Hay-horomları’nın kaderi
Anadolu’daki diğer geniş Hay-horom cemaati 1608’den beri Adapazarı (Bizans dönemindeki adıyla Bitinya) bölgesinde yaşıyordu. Geyve civarındaki Hudi, Ortaköy ve Fındıklı adlı üç köyün ilk sakinlerinin Eğin’den geldikleri sanılıyor. Çünkü Eğin bölgesinde de ‘Hudi’ veya yaşlıların yakın zamanlara kadar ‘Al-perak’ (Batı Ermenicesi’nde ‘ağperag’, pınarcık, kaynakçık anlamına geliyor) dediği, bugün Ortaköy adlı iki köy var.

1890 yilinda Pire ve Atina’da 150 kişiden oluşan küçük bir Ermeni topluluğu bulunuyordu. Balkan savasinda Ermeni nufusu 600 kişiye yüksemişti ,Abdulhamit döneminde yapılan katliamlardan kaçanlar Yunanistan’a gelmeye basladılar, dünemin Yunan Basbakani Theodoros Deligiannis Ermenilere Pire limanında sığınaklar hazırlamıştı ,1.000 kişiden oluşan mülteciler Yunanlilar tarafindan misafirperverce karsilanmislardi.Osmanli Imparatorlugu’nun Ermeni ve Yunanlilara karsi giristigi Soykirimdandan sonra buyuk bir mülteci akını meydana geldi hayata kalan 80.000 Ermeni ile birlikte 1.500.000 Yunan kökenli Yunanistan’a sığınmıştı.Mülteciler çoğunlukla Kilikya, Izmir, İyonya, İstanbul ve Anadolu’nun diğer bölgelerinden gelmekteydiler

Ira tzourou facebook

http://team-aow.discuforum.info/t16113-Ermenice-Konu-an-Rumlar-Hay-horomlar-kimdir.htm

 

Ermenice konusan Ortodoks Hristiyanlar