/ Kutsal Kitap / Beden almamış Kelam ve beden almış Kelam

Beden almamış Kelam ve beden almış Kelam

Beden almamış Kelam ve beden almış Kelam

Eski ve Yeni Ahit’in merkezi İsa Mesih’tir, ancak Eski Ahit’te Peygamberler (henüz) beden almamış Kelam’ı görürken, Yeni Ahit’te Elçiler ve Kutsal Lütfa iştirak ederek uluhiyet yolunda yürüyen müminler, beden almış Kelamı1 (İsa Mesih’i) görüyorlar. Tanrı’nın tarihteki tüm vahiyleri, Tanrı’nın Oğul ve Kelam’ının vahiyleridir. Eski Ahit’te, Tanrı’nın Kelam’ı “Muhteşem İradenin Habercisidir” (Yeşeya 9,6), Görkemin Meleğidir (Mısır’dan çıkış 3,2) ancak Yeni Ahit’te Tanrı’nın Kelam’ı İsa Mesih olur çünkü, Rab’bin İlahi doğasının ve beşeri doğasının Kelam’ın şahsında birleşmesiyle, İlahi doğa, insan doğasını meshetti.

Şamlı Aziz Yuhanna’nın yazdığı troparionda (ilahide) şu sözler geçer: “Başta Seni beden almamışken tanıdık, sonra ise Seni bizim için beden aldığında tanıdık”. Şamlı Aziz Yuhanna, “Mesih” kelimesinin, İsa’nın her iki doğasının yani insani ve ilahi doğasının Birliği anlamına geldiğini de belirtir. Böylelikle İsa Mesih hem Tanrı hem insandır. Her ikisidir. Hem yaratılmış olan hem de yaratılmamış olandır, hem çile çekendir hem de dokunulmaz olandır.

İsa Mesih’in öğretisinde kullandığı tüm Eski Ahit ayetleri, ayrıca Aziz Elçilerin yorumladığı ve Tanrı’nın vahiylerinden söz eden Eski Ahit ayetleri, beden almamış Kelam’ın vahiyleriyle-izharlarıyla ilgilidir. Eski Ahit’teki Yahve “Var olan, var olmuş ve var olacak olandır” (Esinleme 1,8), Tanrı’nın Oğul ve Kelamı İsa Mesih’tir.

Eski Ahit Kelam’ın İlahi doğasından bahsederken, Yeni Ahit Rab’bin Kelam’ı beden aldıktan sonra Kelam’ın şahsında birleşmiş olan hem İlahi hem de insani doğasından bahseder. Ve birleşen bu iki doğanın özelliklerini birbirine aktarmasından dolayı Yeni Ahit de yüceliklerin Rab’bini ve Eski Ahit’in “Muhteşem İradenin Habercisini” Mesih olarak adlandırır. Böylece “Mesih” ismi, Eski Ahit’e de aktarılır ve İbrahim’in, İshak’ın ve Yakup’un Tanrı’sına atfedilir.

Şamlı Yuhanna, İsa Mesih Tanrı’nın Oğlu olarak adlandırıldığında bunun şu sebepten ötürü olduğunu söyler: çünkü İsa Mesih insan tabiatının özelliklerini almıştır ve insan tabiatı İlahi tabiatla birleşmiş olduğundan, insanoğlu olarak anıldığında bu durum, Mesih’in İlahi tabiatın özelliklerini ve izzetini aldığını ilan eder. Bu da, her bir tabiatın diğerine özelliklerini aktarmasından, özdeşliğinden ve bir arada var olmasından kaynaklanır. İşte bu nedenle de “İsa Mesih yeryüzünde göründü ve insanlar arasında dolaştı” (bkz.Baruk 3,37) diyebiliriz. Ayrıca Mesih için “yaratılmamış, dokunulmaz ve tarif edilemez olan” insan da diyebiliriz.

Kilise Pederlerinin: “Eski Ahitt’eki vahiyler, beden almış Kelam’ın vahiyleridir” öğretisi açık ve nettir. İsa Mesih’in Tavor dağında görünüm değiştirmesi esnasında Musa ve İlyas Peygamberlerin orada bulunması bize şu gerçekliği gösterir: hayatları süresince beden almamış Kelam’ı gören bu büyük Peygamberler şimdi beden almış Kelamı tanımışlardı. Aynı şey, İsa Mesih’in sözlerine göre “sevinçle coşan” İbrahim’e de olmuştu: “Babanız İbrahim günümü göreceği için sevinçle coşmuştu. Gördü ve sevindi….” ( Yuhanna 8,56-57). Bu şuradan da belli olur: Dirilen İsa, Emmaus’a doğru yürüyen Öğrencilerine, Kutsal Metinlerde bahsedilen olayları Kendi başından geçtiği haliyle anlatıyordu. Elçi Luka açıkça şöyle yazar:Sonra Musa’nın ve tüm peygamberlerin yazılarından başlayarak, Kutsal Yazıların hepsinde kendisiyle ilgili olanları onlara açıkladı”(Luka 24,27).

Peygamber Daniel’in vizyonunu ve vahyini, Rab’bin Eski Ahitt’eki diğer vahiylerinden ayıranlar da var, yani Rab’bin Peygamber Daniel’e “Eskiden beri var olan yüceler yücesi” olarak görünmesini Peder’in vahyi olarak niteleyenler var.

Peygamber Daniel’in kitabında İlahi bir vizyon tasvir edilir:

“Ben bakarken Tahtlar kuruldu, Eskiden beri var olan yüceler yücesi yerine oturdu. Giysileri kar gibi beyaz, Başındaki saçlar yün gibi apaktı. Tahtı alev alev, Tekerlekleri kızgın ateş gibiydi. Önünden ateşten bir ırmak çıkıp akıyordu. Binlerce binler Ona hizmet ediyordu; On binlerce on binler Önünde duruyordu. Mahkeme kuruldu, Kitaplar açıldı.  Boynuzun söylediği övüngen sözleri duyunca baktım, yaratık gözümün önünde öldürüldü, bedeni kızgın ateşe atıldı, yok oldu. Öbür yaratıklara gelince: Egemenlik onlardan alınmış, ancak belirli bir süre için yaşamalarına izin verilmişti. Gece görümlerimde göğün bulutlarıyla İnsanoğlu’na benzer birinin geldiğini gördüm. Eskiden beri var olanın yüceler yücesinin yanına doğru ilerledi, onun önüne getirildi”.

Bu vizyonda iki şahıstan söz edilir: Biri tahtta oturan “eskiden beri var olan yüceler yücesi”, diğeri ise göğün bulutlarıyla gelen ve eskiden beri var olan yüceler yücesinin oturduğu yerin yanına kadar gelen insanoğlu.

Bu kehanetin yorumuyla ilgili zengin bir Teolojik analiz var: Eskiden beri var olan yüceler yücesi Baba mıdır? Oğul mudur? “Eskiden beri var olan yüceler yücesinin” Baba, göğün bulutlarıyla gelen insanoğlunun da Mesih olduğunu iddia eden metinler olduğu gibi, vizyonda tek ve aynı kişiden, Tanrı’nın Oğul ve Kelam’ından bahsedildiğini iddia edenler de var. İkinci fikri ileri sürenlere göre “eskiden beri var olan yüceler yücesi” beden alarak insan olmuş ve aynı zamanda da Uluhiyetinden vazgeçmemişti. Bu şekilde de ikinci fikri öne sürenler tahtta oturan “eskiden beri var olan yüceler yücesini” gelecekteki Hakim’le özdeşleştirdiler.

Özellikle de İlahi Pederler ve imnolojik gelenek (Kilisemizin ilahilerinin tümü), ikinci yorumu doğru olarak kabul eder yani vizyonun tek ve aynı kişiyle ilgili olduğunu. Yani “eskiden beri var olan yüceler yücesinin” beden almamış Kelam olduğunu. Çünkü İsa Mesih’in sarih sözlerine göre kimse Baba’yı görmemiştir. Ve eskiden beri var olan yüceler yücesinin beden alıp insan olması, insanoğluyla açıklandı. Ayrıca Eski Ahit’in tüm Epifanileri Kelam’ın vahiyleridir ve elbette ki “Eskiden beri var olan yüceler yücesi” Oğul değil de Baba ise o zaman neden Baba’nın değil de Oğul’un beden aldığını açıklayamayız.

Sonuç olarak, Peygamber Daniel’in vizyonunun yorumunun esası, iki kişiden değil, tek ve aynı kişiden bahsedildiğidir, çünkü eskiden beri var olan yüceler yücesi, Baba ve Kutsal Ruh’la birleşmiş olan ve ilelebet Baba ve Kutsal Ruh’la var olan, Tanrı’nın Oğul ve Kelam’ıdır. Oğul, zamanı geldiğinde beden alıp insan olmuş ve şüphesiz ki İkinci Gelişinde insanları yargılayacaktır.

Nafpaktos Metropolit Hierotheos

 

1 Söz (Kelam) insan olup aramızda yaşadı. Biz de O’nun yüceliğini, Baba’dan gelen, lütuf ve gerçekle dolu olan biricik Oğul’un yüceliğini gördük.(Yuhanna 1,14)

Beden almamış Kelam ve beden almış Kelam