/ Konuşmalar, aziz pederlerin sesi / Kilisemizin yapısı nasıldır?

Kilisemizin yapısı nasıldır?

Kilisemizin yapısı nasıldır?

 

Peder Yuhanna Andonopoulos’un kitabindan alıntıdır

Yeni Ahdi okursak, yeni kurulan Hıristiyan cemaatinin (yani Kilisenin) ilk sorumlu yöneticilerinin Rabbimizin Havarileri olduğunu görürüz. Yönetim her zaman zordur. Böylece, Havarilerin zamanında da çözüm isteyen bazı zor meseleler başgösterdi.

Ama Havarilerin Eylemlerini okursak, Havarilerin keyfî bir şekilde, kendi istedikleri gibi davranmadığını görürüz. Başgösteren meseleleri halletmek üzere, Havariler kutsal «toplantılar» veya konsiller (sinodlar) yaparlardı. O konsillerde meseleler veya konular ortaya konur ve konuşulur, sonunda da kararlar alınırdı. Bu toplantılarda, kutsal Ruhun görünmeden hazır bulunduğundan ve konuşulanları izlediğinden de emindiler. Kutsal Ruh kendilerine yön ve esinleme veriyordu. Bu da bizi hayrete düşüren bir husustur. Kararlarında şöyle yazarlar: «Kutsal Ruh tarafından ve tarafımızdan kararlaştırılmıştır ki,….» (Eylemler 15:28). İşte bu bilinçle, Kutsal Ruhun Kilise hayatındaki mevcudiyetine dayanarak, Havariler ona göre yaparlardı. Bu bilinci haleflerine devrettiler; onlar da kendi haleflerine bıraktılar ve bugüne kadar, bu aynen devam eder. Onun için Kilisenin yapısı günümüze kadar değişmeden kalmıştır. Havarilerin zamanında kararlar «Kutsal Ruh tahtında» alınırdı. Sonraki zamanlarda da, bugün de aynen, «Kutsal Ruh tahtında» alınır. Hayret uyandırıcı başka bir husus, bütün bu kararların birbirine tamamen uyum göstermesidir. Yani ikibin senelik bir zaman aralığı zarfında alınmış olmalarına rağmen, birbirine karşı çelişme arzetmezler. Bu da, Mesihin Kilise­sinin eylem ve yolunda Kutsal Ruhun mevcud olduğunu gösteren bir delil ve örnektir.

Ortodoks Kilisesinin hayat ve gidişatında, Apostolik kararlar ve Ekümenik ve yerel Sinodların kararlan bugüne kadar Kilise için yol gösterici rehberler olmuşlardır. Buna rağmen, Kilisenin yönetim sistemi tek bir şahıs üzerinde toplanmış değildir. Havariler muhtelif yerlerde (kentlerde) veya bölgelerde, piskopos denilen (ve Havarilerin halefi olan) kişiler tâyin etmeye başladılar. Bu şahıslar manevî ve idarî bakımdan sorumluydular. Bu basit bir tâyin değildi. «Ruhani rütbe verme töreni» denilen özel kutsal ruhanî bir törenle yapılırdı. (Bugün de piskopos ve diğer ruhanilerin atanması böyle yapılır.) Böylece Havariler, dinimizin yedi sakramentinden biri olan rahiplik sakramentini (rahipliği) ihdas ettiler. Hıristiyanların sayısı arttıkça, kendileri her yere gitmeye ve yetişmeye yeterli olmadıklarından, temsilcileri ve halefleri olarak, her kentte birer piskopos atadılar. Piskoposlar da her köy ve cemaatte temsilci olarak birer rahip atadılar.

Havari Pavlos, her bir bölgenin müminlerini yönetmek üzere, o yerde, en yetenekli şahıslardan birini piskopos olarak yerleştirdi. Örneğin Efeste Timoteos’u, Giritte ise Titos’u piskopos koymuştur. Böylece her yerde veya bölgede, Apostolik atama ile piskoposlar atandı. Onlar da, Havarilerden öğrendikleri geleneğe göre, başka ruhaniler (rahipler ve diyakozlar) atadılar ki, çoğalan Hıristiyanlara hizmet için yetecek sayıda ruhani bulunsun ve «azizlerin yetişmesi» (yani müminlerin öğretimi) mümkün olsun. Böylece, daha Havarilerin zamanından bile, Ortodoks Kilisesinin yönetim sistemi basit ama çok iyi bir şekilde organize ve tanzim edilmişti ve böyle uygulanmaya başladı. Bunun basit tasviri şöyledir: Merkezî bir kentte Kilise sorumlusu (o yer için) piskopostu (ve bugün de böyledir). Daha küçük bir şehirde veya köyde (tabiî, Hıristiyan cemaati olan yerlerde) piskoposun  temsilcileri olan rahipler ve diyakozlar vardı. Bu yönetim sistemi günümüze kadar devam eder. Büyük kentlerdeki piskoposlara da metropolit (bazı yerlerde de başpikopos) denir.

Katoliklerde herkesin Papaya tabi olmasına karşın, Ortodokslukta Kilisenin idare sistemi çok demokratiktir: Her yerel Kilise, yerel bir sinod (konsil) tarafından yönetilir ve o sinodun kararlarıyla, gidişatını usul ve nizamla tâyin eder. Konsile o bölgenin piskoposları katılır.

Gördüğümüz gibi, Kutsal Kilisemizin hayatında iki faktör rol oynar: Önce Kilisenin iç tüzükleri (yani Aziz Havarilerin ve Kutsal Sinodların kararları) ve ikinci olarak, Kilisenin yönetim yapısı. Her ikisi ikibin sene dayanmıştır -Kilisemizin bugüne kadarki hayat süresi boyunca. Dayanmıştır, çünkü ikisi de Kutsal Ruhun semeresidir. Kutsal Ruh Kiliseye hayat verir, Kiliseyi bir arada tutar ve onu yönetir. Onun için bu iki faktörü saygıyla zikrederiz.

 

Kilisemizin yapısı nasıldır?