/ Kilise / Tanrı Krallığının bedensiz varlıkları Melekler (8)

Tanrı Krallığının bedensiz varlıkları Melekler (8)

Tanrı Krallığının bedensiz varlıkları Melekler (8)

 

 

                                                           Eski Ahit’te Melekler

Melekler Eski Ahit’te savaşçı, yapıcı, öğretmen ve yasa koyucu olarak gözükürler. Eski Ahit’te bazı insanların büyük adamlar olarak tasvir edilmesi garip sayılmaz çünkü onlar meleklerin sözlerine itaat eden, göksel güçler tarafından yönlendirilen kişilerdir  ve bu onların görevlerinde güven verici olduklarını gösterir. Onlar iyi işleri başarabilmek için gerekli azme sahiptirler.

Meleklerin görünüşü çevik, güçlü, güzel, bilge ve canlıdır. Eylemleri ise, Tanrı’yı ilahilerle yüceltmek ve O’nun emirlerini aktarmaktır. Melekler insanları korur, rehberlik eder ve uyarırlar. Tüm vakit dualarında ve savaş zamanlarında hazırdırlar. Onlar her zaman erkek olarak adlandırılırlar. Güçlü savaşçılar olarak bireyleri ve ulusları korumaya her zaman hazırdırlar. Erdemi, bilgeliği ve sevgiyi temsil ederler.

                                            Melekler ve ilk önderler:

 

Peygamber Musa:

Tanrı Kutsal peygamberi Musa’ya On Emri ve daha sonrada koruyucu melek vermiştir. “Yolda sizi koruması, hazırladığım yere götürmesi için önünüzden bir melek gönderiyorum.” (Mıs.Çık.23:20). Tanrı peygamber Musa’ya On Emrin yazılı olduğu levhaları muhafaza etmesi için Tapınak ve Sandık yapmasını buyurduğunda, meleklerin (Keruvların) da görsel olarak işlenmesini söyler (Mıs.Çık.25:10-22). Keruvlar taşıyıcı ve Tanrı’nın Tahtının koruyucularıdırlar. Bugünde Ortodoks Kiliselerimizdeki Altarlar meleklerle çevrilidir. Kutsal ibadethanelerimizin kapıları melekler tarafından korunur.

 

Peygamber Musa’nın cesedi:

Tanrı Krallığının bedensiz varlıkları Melekler (8)

 “Böylece RAB`bin sözü uyarınca RAB`bin kulu Musa orada, Moav ülkesinde öldü. RAB onu Moav ülkesinde, Beytpeor karşısındaki vadide gömdü. Bugün de mezarının nerede olduğunu kimse bilmiyor.” (Yas.Tek.34:5-6). Kutsal Elçi, Mesih İsa’nın kardeşi olan Yahuda ise işyle yazar, “Oysa Başmelek Mikail bile Musa`nın cesedi konusunda İblis`le çekişip tartışırken, söverek onu yargılamaya kalkışmadı. Ancak, “Seni Rab azarlasın” dedi.” (9).  Aziz Bede bu ayet hakkında şöyle bir yorum yazmıştır, “ Aziz Yahuda’nın şahitliğini peygamber Zekeriya kitabınının 3. bölümünüde 1-3 ayetleri okuyarak değerlendirmek gerekir…”

 

Peygamber Yeşu:

Tanrı Krallığının bedensiz varlıkları Melekler (8)

Peygamber Musa hiç bir zaman vaat edilen topraklara ulaşamadı. İsrailoğullarına vaat edilen topraklara ulaşmalarında öncülük eden peygamber Yeşu idi ve meleklerin yardımlarının çok net bir şekilde farkındaydı. “Yeşu Eriha`nın yakınındaydı. Başını kaldırınca önünde, kılıcını çekmiş bir adam gördü. Ona yaklaşarak, “Sen bizden misin, karşı taraftan mı?” diye sordu. Adam, “Hiçbiri” dedi, “Ben RAB`bin ordusunun komutanıyım. Şimdi geldim.” O zaman Yeşu yüzüstü yere kapanıp ona tapındı. “Efendimin kuluna buyruğu nedir?” diye sordu. RAB`bin ordusunun komutanı, “Çarığını çıkar” dedi, “Çünkü bastığın yer kutsaldır.” Yeşu söyleneni yaptı.” (Yeş.5:13-15). Borazanlar ve halkın çığlıkları ile şehrin duvarları yıkıldı ve RAB’bin kutsal peygamberi Yeşu galip geldi. Ortodoks gelenekte, asker olarak orada bulunan ve örnek bir şekilde öncülük eden melek, Başmelek Mikail’dir.

Hacer ve İsmal’in korunması:

Hacer İbrahim’in çocuğuna hamile olduğunu anladığında İbrahim’in karısı Sara ile problem yaşar ve bu yüzden çöle kaçar. RAB’bin meleği onu çölde, Sur yolunda bir pınarın başında bulur. “Ona, “Saray`ın cariyesi Hacer, nereden gelip nereye gidiyorsun?” diye sordu. Hacer, “Hanımım Saray`dan kaçıyorum” diye yanıtladı. RAB`bin meleği, “Hanımına dön ve ona boyun eğ” dedi, senin soyunu öyle çoğaltacağım ki, kimse sayamayacak. İşte hamilesin, bir oğlun olacak, Adını İsmail koyacaksın. Çünkü RAB sıkıntı içindeki yakarışını işitti. Oğlun yaban eşeğine benzer bir adam olacak, O herkese, herkes de ona karşı çıkacak. Kardeşlerinin hepsiyle çekişme içinde yaşayacak.” Hacer, “Beni gören Tanrı`yı gerçekten gördüm mü?” diyerek kendisiyle konuşan RAB`be “El-Roi” adını verdi. Bu yüzden Kadeş`le Beret arasındaki o kuyuya Beer-Lahay-Roi adı verildi. Hacer Avram`a bir erkek çocuk doğurdu. Avram çocuğun adını İsmail koydu. Hacer İsmail`i doğurduğunda, Avram seksen altı yaşındaydı.” (Yar.16:1-16).

RAB Sara’yı ziyaret ettikten sonra, Sara İbrahim’den İshak adlı oğlunu doğurur. Sara İshak’ı ve İsmail’i yan yana görünce İbrahim’den, köle kadını ve oğlunu uzaklaştırmasını ister. Çöle doğru ilerleyen Hacer’in suyu biter, İsmail’in ağlaması ve hıçkırıklarıdan dolayı üzüntüyle dolar. O sırada RAB’bin meleği göklerden, ““Nen var, Hacer?” diye seslendi, “Korkma! Çünkü Tanrı çocuğun sesini duydu. Kalk, oğlunu kaldır, elini tut. Onu büyük bir ulus yapacağım.” Sonra Tanrı Hacer`in gözlerini açtı, Hacer bir kuyu gördü. Gidip tulumunu doldurdu, oğluna içirdi.” (Yar.21:1-21)

Lut’un Sodom’dan kurtuluşu:

Akşam vakti İbrahim’in kardeşinin oğlu Lut Sodom kentinin kapısında otururken iki melek gelir. Lut RAB’bin meleklerini tanıyarak hemen ayağa fırlar ve onları evinde misafir etmek ister; “Efendilerim dedi, “Kulunuzun evine buyurun. Ayaklarınızı yıkayın, geceyi bizde geçirin. Sonra erkenden kalkıp yolunuza devam edersiniz.” Melekler, “Olmaz” dediler, “Geceyi kent meydanında geçireceğiz.” Ama Lut çok diretti. Sonunda onunla birlikte evine gittiler. Lut onlara yemek hazırladı, mayasız ekmek pişirdi. Yediler. Onlar yatmadan, kentin erkekleri -Sodom`un her mahallesinden genç yaşlı bütün erkekler- evi sardı. Lut`a seslenerek, “Bu gece sana gelen adamlar nerede?” diye sordular, “Getir onları da yatalım.” Lut dışarı çıktı, arkasından kapıyı kapadı. Kardeşler, lütfen bu kötülüğü yapmayın dedi, Erkek yüzü görmemiş iki kızım var. Size onları getireyim, ne isterseniz yapın. Yeter ki, bu adamlara dokunmayın. Çünkü onlar konuğumdur, çatımın altına geldiler. Adamlar, “Çekil önümüzden!” diye karşılık verdiler, “Adam buraya dışardan geldi, şimdi yargıçlık taslıyor! Sana daha beterini yaparız.” Lut`u ite kaka kapıyı kırmaya davrandılar. Ama içerdeki adamlar uzanıp Lut`u evin içine, yanlarına aldılar ve kapıyı kapadılar. Kapıya dayanan adamları, büyük küçük hepsini kör ettiler. Öyle ki, adamlar kapıyı bulamaz oldu. İçerdeki iki adam Lut`a, “Senin burada başka kimin var?” diye sordular, “Oğullarını, kızlarını, damatlarını, kentte sana ait kim varsa hepsini dışarı çıkar. Çünkü burayı yok edeceğiz. RAB bu halk hakkında birçok kötü suçlama duydu, kenti yok etmek için bizi gönderdi.” Lut dışarı çıktı ve kızlarıyla evlenecek olan adamlara, “Hemen buradan uzaklaşın!” dedi, “Çünkü RAB bu kenti yok etmek üzere.” Ne var ki damat adayları onun şaka yaptığını sandılar. Tan ağarırken melekler Lut`a, “Karınla iki kızını al, hemen buradan uzaklaş” diye üstelediler, “Yoksa kent cezasını bulurken sen de canından olursun.” Lut ağır davrandı, ama RAB ona acıdı. Adamlar Lut`la karısının ve iki kızının elinden tutup onları kentin dışına çıkardılar. Kent dışına çıkınca, adamlardan biri Lut`a, “Kaç, canını kurtar, arkana bakma” dedi, “Bu ovanın hiçbir yerinde durma. Dağa kaç, yoksa ölür gidersin.” Lut, “Aman, efendim!” diye karşılık verdi, Ben kulunuzdan hoşnut kaldınız, canımı kurtarmakla bana büyük iyilik yaptınız. Ama dağa kaçamam. Çünkü felaket bana yetişir, ölürüm. İşte, şurada kaçabileceğim yakın bir kent var, küçücük bir kent. İzin verin, oraya kaçıp canımı kurtarayım. Zaten küçücük bir kent.” Adamlardan biri, “Peki, dileğini kabul ediyorum” dedi, “O kenti yıkmayacağım. Çabuk ol, hemen kaç! Çünkü sen oraya varmadan bir şey yapamam.” Bu yüzden o kente Soar adı verildi. Lut Soar`a vardığında güneş doğmuştu. RAB Sodom ve Gomora`nın üzerine gökten ateşli kükürt yağdırdı. Bu kentleri, bütün ovayı, oradaki insanların hepsini ve bütün bitkileri yok etti.” (Yar.19:1-25)

İshak’ın kurtuluşu :

Tanrı Krallığının bedensiz varlıkları Melekler (8)

Birçok kez RAB’bin melekleri tarafından ziyaret edilen iman atamız İbrahim denendiği zaman, sevgili oğlunu alıp yakmalık sunu olarak sunması istenir. İbrahim RAB’bin sesini işittiği anda ayağa kalkar ve yakmalık sunu için odun, oğlu İshak’ı, ateş ve bıçak alır. İshak babası İbrahim’e, ““Ateşle odun burada, ama yakmalık sunu kuzusu nerede?” diye sordu. İbrahim, “Oğlum, yakmalık sunu için kuzuyu Tanrı kendisi sağlayacak” dedi. İkisi birlikte yürümeye devam ettiler. Tanrı`nın kendisine belirttiği yere varınca İbrahim bir sunak yaptı, üzerine odun dizdi. Oğlu İshak`ı bağlayıp sunaktaki odunların üzerine yatırdı. Onu boğazlamak için uzanıp bıçağı aldı. Ama RAB`bin meleği göklerden, “İbrahim, İbrahim!” diye seslendi. İbrahim, “İşte buradayım!” diye karşılık verdi. Melek, “Çocuğa dokunma” dedi, “Ona hiçbir şey yapma. Şimdi Tanrı`dan korktuğunu anladım, biricik oğlunu benden esirgemedin.” İbrahim çevresine bakınca, boynuzları sık çalılara takılmış bir koç gördü. Gidip koçu getirdi. Oğlunun yerine onu yakmalık sunu olarak sundu. Oraya “RAB sağlar” adını verdi. “RAB`bin dağında sağlanacaktır” sözü bu yüzden bugün de söyleniyor. RAB`bin meleği göklerden İbrahim`e ikinci kez seslendi: RAB diyor ki, kendi üzerime ant içiyorum. Bunu yaptığın için, biricik oğlunu esirgemediğin için seni fazlasıyla kutsayacağım; soyunu göklerin yıldızları, kıyıların kumu kadar çoğaltacağım. Soyun düşmanlarının kentlerini mülk edinecek. Soyunun aracılığıyla yeryüzündeki bütün uluslar kutsanacak. Çünkü sözümü dinledin.” (Yar.22:1-18).

 

Meleklerin Yakup’u ziyareti:

Yaratılış kitabı içerisinde melekler yine Tanrı’nın peygamberi Yakup’a görünürler. İman atamız Yakup düşünce, yeryüzüne bir merdiven dikildiğini, başının göklere eriştiğini görür. Tanrı`nın melekleri merdivenden çıkıp iniyorlardır (Yar.28:12).

Daha sonra kayınbabası Lavan peygamber Yakup’u kandırmak istediğinde o yine kendisine Tanrı’nın sözlerini ileten meleğin sesini duyar, kendisine söylendiği gibi mallarını alarak oradan ayrılır ve yolda tekrar meleklerle karşılaşır (Yar.31:1-21, 32:1).

Şimşon’un anlayışı:

Tanrı defalarca çocuk doğuramayan, yoksul, perişan kadınlara melekler göndermiştir. Bu hikaye bize Bakire Meryem’in müjdesi hakkında bize önceden fikir verir. Şimşon’un annesinin durumu; “RAB`bin meleği kadına görünerek, “Kısır olduğun, çocuk doğurmadığın halde gebe kalıp bir oğul doğuracaksın” dedi, bundan böyle şarap ya da içki içmemeye dikkat et, murdar bir şey yeme. Çünkü gebe kalıp bir oğul doğuracaksın. Onun başına ustura değmeyecek. Çünkü o daha rahmindeyken Tanrı`ya adanmış olacak. İsrail`i Filistliler`in elinden kurtarmaya başlayacak olan odur.” Kadın kocasına gidip, “Yanıma bir Tanrı adamı geldi” dedi, “Tanrı`nın meleğine benzer görkemli bir görünüşü vardı. Nereden geldiğini sormadım. Bana adını da söylemedi. Ama, `Gebe kalıp bir oğul doğuracaksın dedi, `Bundan böyle şarap ve içki içme, murdar bir şey yeme. Çünkü çocuk ana rahmine düştüğü andan öleceği güne dek Tanrı`nın adanmışı olacak.” (Hak.13:3-7). Şimşon’un babası Manoah RAB’be yalvararak, meleğin tekrar gelerek çocukla ilgili ne yapmaları gerektiğini öğretmesini ister. RAB’bin meleği tekrar görünerek Manoah’ın karısına öğütler verir (Hak.13:8-13).

Daha sonra, “RAB`bin meleği, “Beni alıkoysan da hazırlayacağın yemeği yemem” dedi, “Yakmalık bir sunu sunacaksan, RAB`be sunmalısın.” Manoah onun RAB`bin meleği olduğunu anlamamıştı. RAB`bin meleğine, “Adın ne?” diye sordu, “Bilelim ki, söylediklerin yerine geldiğinde seni onurlandıralım.” RAB`bin meleği, “Adımı niçin soruyorsun?” dedi, “Adım tanımlanamaz.” Manoah bir oğlakla tahıl sunusunu aldı, bir kayanın üzerinde RAB`be sundu. O anda Manoah`la karısının gözü önünde şaşılacak şeyler oldu: RAB`bin meleği sunaktan yükselen alevle birlikte göğe yükseldi. Bunu gören Manoah`la karısı yüzüstü yere kapandılar. RAB`bin meleği Manoah`la karısına bir daha görünmeyince, Manoah onun RAB`bin meleği olduğunu anladı.” (Hak.13:16-25).

Burada bir insan bedeninde görünen meleğin RAB’bin saf sevgisiyle dolu olduğunu görüyoruz, yanan bir ateş gibi. Bu yüzden, bu meleğin Başmelek Cebrail olduğunu tahmin edebiliriz.

Gidyon’a görünen melek:

Tanrı Krallığının bedensiz varlıkları Melekler (8)

İsrail uzun süre lidersiz kalır ve sayısız kez istilaya uğrar. Midyanlılar İsrailoğullarını tamamen yoksul düşürdüklerinde, RAB’bin meleği Gidyon’a görünerek, onu cesaretle coşturur; “RAB`bin meleği ona görünerek, “Ey yiğit savaşçı, RAB seninledir” dedi. Gidyon, “Ey Efendim, eğer RAB bizimleyse bütün bunlar neden başımıza geldi?” diye karşılık verdi, “Atalarımız RAB`bin bizi Mısır`dan çıkardığını söylemediler mi? Bize anlattıkları RAB`bin bütün o harikaları nerede? RAB bizi terk etti, Midyanlılar`ın eline teslim etti.” RAB Gidyon`a dönüp, “Kendi gücünle git, İsrail`i Midyanlılar`ın elinden kurtar” dedi, “Seni ben gönderiyorum.” Gidyon, “Ey Efendim, ben İsrail`i nasıl kurtarabilirim?” diye karşılık verdi, “Ait olduğum boy Manaşşe oymağının en zayıf boyudur. Ben de ailemin en genç adamıyım.” RAB, “Ben seninle olacağım” dedi, “Midyanlılar`ı tek bir adamı yener gibi bozguna uğratacaksın.’”.

Gidyon daha sonra RAB’bin meleğine bir teklifte bulunur ve melek o geri dönünceye kadar bekler. Gidyon beraberinde getirdiği sunuları çara ve melek elindeki dğneğin ucu ile ete ve mayasız pidelere dokunur. O anda kayadan ateş piskirir, üzerinde duran eti ve mayasız pideleri kül eder. O anda RAB’bin meleğide gözden kaybolur. Bütün bu olanları göre Gidyon, onun geröekten RAB’bin meleği olduğunu anlayarak korkuya kapılır ve, “Eyvah, Egemen RAB! Meleğinin yüzünü gördüm” der. RAB ise ona, “sana esenlik olsun. Korkma, ölmeyeceksin” der. Gidyon hemen oracıkta RAB için bir sunak yapar ve adını “RAB esenliktir” koyar (Hak.6:11-24).

 

                                             Melekler ve peygamberler:

Balam’a görünen melek:

RAB’bin Başmeleği Kahin Balam’a görünür. İsrail ulusunu lanetleyerek yollarından döndürmek ve saldırılarına engel olmak için Moav kralı tarafından çağrılan ve bu çağrıyla eşşeğine palan vurarak Moav’a doğru yola çıkan Balam’a RAB kızgındır. RAB’bin meleği bu yolculuğa karşı koymak için gelir: “Eşek, yalın kılıç yolda durmakta olan RAB`bin meleğini görünce, yoldan sapıp tarlaya girdi. Balam yola döndürmek için eşeği dövdü. RAB`bin meleği iki bağın arasında iki yanı duvarlı dar bir yolda durdu. Eşek RAB`bin meleğini görünce duvara sıkıştı, Balam`ın ayağını ezdi. Balam eşeği yine dövdü. RAB`bin meleği ilerledi, sağa sola dönüşü olmayan dar bir yerde durdu. Eşek RAB`bin meleğini görünce, Balam`ın altında yıkıldı. Balam öfkelendi, değneğiyle eşeği dövdü. Bunun üzerine RAB eşeği konuşturdu. Eşek Balam`a, “Sana ne yaptım ki, üç kez beni böyle dövdün?” diye sordu. Balam, “Benimle alay ediyorsun” diye yanıtladı, “Elimde kılıç olsaydı, seni hemen öldürürdüm.” Eşek, “Bugüne dek hep üzerine bindiğin eşek değil miyim ben?” dedi, “Daha önce sana hiç böyle davrandım mı?” Balam, “Hayır” diye yanıtladı. Bundan sonra RAB Balam`ın gözlerini açtı. Balam yalın kılıç yolda durmakta olan RAB`bin meleğini gördü, eğilip yüzüstü yere kapandı. RAB`bin meleği, “Neden üç kez eşeğini dövdün?” diye sordu, “Ben seni engellemeye geldim. Çünkü gittiğin yol seni yıkıma götürüyor. Eşek beni gördü, üç kez önümden saptı. Eğer yoldan sapmasaydı, seni öldürür, onu sağ bırakırdım.” Balam RAB`bin meleğine, “Günah işledim” dedi, “Beni engellemek için yolda dikildiğini anlamadım. Uygun görmüyorsan şimdi evime döneyim.” RAB`bin meleği, “Adamlarla git” dedi, “Ama yalnız sana söyleyeceklerimi söyleyeceksin.” Böylece Balam Balak`ın önderleriyle gitti.” (Çöl.Say.22:21-35).

Balam dersini almıştı hemde eşşeği aracılığı ile. Burada melek, Tanrı’nın iradesine karşı yürümenin faydasız olduğunu ve bunda ısrar edenlerin ise güzel bir sonla karşılaşmayacaklarını gösterir.

Bu belkide Kahin Balam’ın koruyucu meleğiydi ve bizlerde koruyucu meleklerimizin öğütlerini dinlediğimizde büyük sıkıntılardan kurtulabileceğimizi ve yanlış yollardan dönebileceğimizi anlayabiliriz.

Peygamber İlyas’a görünen melek:

Tanrı Krallığının bedensiz varlıkları Melekler (8)

Tanrı’nın Kutsal peygamberi İlyas, açık görüşlü, güçlü ve imanlı bir adamdır. Fakat onun dahi umutsuzluğa düştüğü zamanlar olmuştur.

Peygamber İlyas, Kral Ahav’ın karısı İzabel’in ilahı Baal’a meydan okur.  Kraliçe İzabel putperest kahinleri öldürdüğü için peygamber İlyas’ın peşindedir. Peygamberin bir önce bulunarak öldürülmesini ister. “İlyas can korkusuyla Yahuda`nın Beer-Şeva Kenti`ne kaçıp uşağını orada bıraktı. Bir gün boyunca çölde yürüdü, sonunda bir retem çalısının altına oturdu ve ölmek için dua etti: “Ya RAB, yeter artık, canımı al, ben atalarımdan daha iyi değilim.” Sonra retem çalısının altına yatıp uykuya daldı. Ansızın bir melek ona dokunarak, “Kalk yemek ye” dedi. İlyas çevresine bakınca yanıbaşında, kızgın taşların üstünde bir pideyle bir testi su gördü. Yiyip içtikten sonra yine uzandı. RAB`bin meleği ikinci kez geldi, ona dokunarak, “Kalk yemeğini ye. Gideceğin yol çok uzun” dedi. İlyas kalktı, yiyip içti. Yediklerinden aldığı güçle kırk gün kırk gece Tanrı Dağı Horev`e kadar yürüdü.” (I.Kr.19:1-8).

Zayıf olduğumuz zamanlarda Tanrı buyruklarına itaat etmemiz ve emirlerini yerine getirebilmemiz için bizleri güçlendirir.

Peygamber İlyas tıpkı Hanok gibi ölümü bilmeden melekler tarafından göğe alındı; “Onlar yürüyüp konuşurlarken, ansızın ateşten bir atlı araba göründü, onları birbirinden ayırdı. İlyas kasırgayla göklere alındı.” (II.Kr.2:11).

 

Peygamber Yeşaya’ya görünen melekler:

Tanrı Krallığının bedensiz varlıkları Melekler (8)

Yeşaya peygamber ilahi gerçeklerle tanışan büyük peygaberlerden biridir. “… görkemli Rab`bi gördüm; tahtta oturuyordu, giysisinin etekleri tapınağı dolduruyordu. Üzerinde Seraflar duruyordu; her birinin altı kanadı vardı; ikisiyle yüzlerini, ikisiyle ayaklarını örtüyor, öbür ikisiyle de uçuyorlardı. Birbirlerine şöyle sesleniyorlardı: “Her Şeye Egemen RAB Kutsal, kutsal, kutsaldır. Yüceliği bütün dünyayı dolduruyor.” Seraflar`ın sesinden kapı söveleriyle eşikler sarsıldı, tapınak dumanla doldu. Vay başıma! Mahvoldum dedim, “Çünkü dudakları kirli bir adamım, dudakları kirli bir halkın arasında yaşıyorum. Buna karşın Kral`ı, Her Şeye Egemen RAB`bi gözlerimle gördüm.” Seraflar`dan biri bana doğru uçtu, elinde sunaktan maşayla aldığı bir kor vardı; onunla ağzıma dokunarak, “İşte bu kor dudaklarına değdi, suçun silindi, günahın bağışlandı” dedi. Sonra Rab`bin sesini işittim: “Kimi göndereyim? Bizim için kim gidecek?” diyordu. “Ben! Beni gönder” dedim. Git, bu halka şunu duyur dedi…” (Yeş.6:1-9). 

Yeşaya peygamber Kutsal Yazılar’da Seraflar’dan isimleri ile açıkça bahseden ve gören tek kişidir. Onlar Tanrı’ya çok yakın olan varlıklardır ve Tanrı’ya yakın olmalarının verdiği sevinçle coşkulu sesler çıkarırlar. Gerçekten sevinçle doludurlar, alçakgönüllülükle yüzlerini kapatarak tapınırlar ve ilahiler söylerler, “Kutsal,Kutsal,Kutsal.”.

Yeşaya peygambere yakıcı ve arındırıcı lütuf meleklerle irtibatı esnasında gelir ve bu arınma duası olarak Kiliselerimizde Kutsal Komünyon hazırlanırken, ruhaniler ilk payı aldıklarında kullanılır, “Bu dudaklarına değdi, kötülükleri kaldırıp günahlarından arındıracak.”.

Peygamber Yeşaya sürekli Tanrı’nın yüceliğini anlatır. O bize cennet hükümranlığının ihtişamını anlatır.

Kuşkusuz o, ona gösterilenleri en uygun dille bizlere aktarmıştır. Onun gördükleri hala her Kutsal Ayin’de ilahi olarak söylenir.

Kutal, kutsal, kutsaldır Rab-ül-Sabaut. Gökler ve Yerler görkemi ile doludur. Yücelerdekine Osanna. Rab’bin adıyla gelen kutlu olsun. Osanna yücelerdekine.

 

Hezekiel Peygamber:

Tanrı Krallığının bedensiz varlıkları Melekler (8)

Hezekile peygamber, Babilde esaret altında tutulan sürgünlerden biridir. Mutsuz ve köklerinden uzaklaştırılmış insanların arasında yaşıyordu. Çeşitli görümlerle Tanrı’nın yüceliğini görmüştü. Onun görümleri çok daha karmaşık ve zor anlaşılırdı. Fakat açıkça göksel güçlerle iletişime geçmişti ve o melekler tarafından aydınlatılmıştı.

Anlatımlarında tamamen anlatılamaz semboller kullanmıştır. Bu açıklamalar Hezekiel kitabı 1:4-2:1’de görülebilir. O meleklerin görünümünü “insan benzeyişinde” diye açıklar ama her birinin dört yüzü ve dört kanadı vardır. Bronz gibi parlayan, ateş közleri yada meşale gibidirler. Ortalarında ateş hareket eder, ışık saçar ve içlerinde şimşekler çakar. Tekerlekleri tamamen gözlerle doludur. Kanatlarından çıkan sesler, gürül gürül akan suların çağıltısı gibidir.

Peygamber coşkuyla gördüklerini anlatır fakat bizler için anlamak ve kafamızda canlandırmak elbette ki çok zor.

Peygamber Zekeriya:

Tanrı Krallığının bedensiz varlıkları Melekler (8)

Darşus’un krallığı döneminde İsrailoğulları sürgünden Yeruşalim’e geri döndüklerinde, RAB Tanrı halka konuşması için Zekeriya peygamberi seçer.

Peygamber toplam sekiz görüm görür ve bir melek sürekli gördüklerinin anlamını ona açıklar ve onu güçlendirir.

“Gece vadideki mersin ağaçlarının arasında kızıl ata binmiş bir adam gördüm. Arkasında kızıl, kula ve beyaz atlar vardı. Efendim, bunlar ne? diye sordum. Benimle konuşan melek, “Bunların ne olduğunu sana göstereceğim” diye yanıtladı… Benimle konuşan meleğe, “Bunlar ne?” diye sordum. Melek, “Bunlar Yahuda, İsrail ve Yeruşalim halkını dağıtmış olan boynuzlardır” diye karşılık verdi… Bunlar ne yapmaya geliyor? diye sordum. Melek, “Şu boynuzlar Yahuda halkını öyle dağıttı ki, kimse başını kaldıramadı” dedi, “Bu ustalar da Yahuda halkını dağıtmak için boynuz kaldıran ulusları yıldırıp boynuzlarını yere çalmaya geldiler.”… Sonra gözlerimi kaldırıp baktım, elinde ölçü ipi tutan bir adam vardı. Nereye gidiyorsun? diye sordum. Adam, “Yeruşalim`i ölçmeye, genişliğinin, uzunluğunun ne kadar olduğunu öğrenmeye gidiyorum” diye yanıtladı. Benimle konuşan melek yanımdan ayrılınca başka bir melek onu karşılamaya çıktı.” (Zek.1:8 – 2:7).

 

                                     Şiir, Hikaye ve Vahiylerde Melekler

Ezra:

Yedi Başmelekten biri olan Başmelek Uriel’in ismini verir bize Ezra (III:Ezra 4:1-36, 5:20). Ve o bize yaratılışdaki sıra ile ilgili bir belirti verir.

“Dünyanın kapıları henüz kurulmamış, hiç rüzgar yok ve esmiyor, hiç gök gürlemiyor, hiç şimşek çakmıyor. Cennetin temelleri henüz atılmamış, ne de onun görüle­cek hoş çiçekleri var! Ne yıldızları hareket ettiren güçler yerleştirilmiş, ne de sayısız melekler ordusu toplanmış. Ne havanın uçsuz bucaksız alanı ku­rulmuş, ne de göğün katmanlarının ad­ları belirlenmiş. Siyon henüz Tanrı­nın ayağını koyacağı basamak olarak seçilmemiş. Bugünkü çağ henüz plan­lanmamış, günahkârların düzenleri he­nüz yasa dışı kabul edilmemiş. Sada­kat hazinesinde biriktirilenlerin üzeri­ne Tanrı’nın mührü de basılmamış.” (III.Ezra 6:1-5).

Başmelek Uriel Ezra’ya, insanlığın Tanrı’nın gizemini anlayabilmeye hazır olmadığını ve kavrayamayacağını çok açık bir şekilde anlatır.

Mezmurlar:

Mezmurlar genellikle insanın Tanrı’ya yönelişini gösterir; yardım çağrıları, teşekkürler, yüceltme duaları, pişmanlık, güven ve şükran. 

“Tanrı’nın savaş arabaları yirmibin, melekleri binlercedir. Kutsal yerde onlaron arasındadır, Sina dağındaki gibi.” (68:17).

“Çünkü Tanrı meleklerine buyruk verecek, Gideceğin her yerde seni korusunlar diye. Elleri üzerinde taşıyacaklar seni, Ayağın bir taşa çarpmasın diye.” (91:11-12).

“Bu mazlum yakardı, RAB duydu, Bütün sıkıntılarından kurtardı onu. RAB`bin meleği O`ndan korkanların çevresine ordugah kurar, Kurtarır onları.” (34:6-7).

“RAB`be övgüler sunun, ey sizler, O`nun melekleri, O`nun sözünü dinleyen, Söylediklerini yerine getiren güç sahipleri!” (103:20).

Eyüp:

Bu kitabın giriş bölümü, Tanrı’nın oğulları olarak tariff edilen ve yaptıkları işleri bildirmek için Tanrı’nın huzuruna çıkan meleklerden bahseder.

Daniel:

Tanrı’nın Kutsal peygamberi Daniel meleklere kişisel isimler verir ve onları işleriyle tanımlar; yetkileri, ulusları korumaları, vs. Onun hem pratik bir şekilde meleklerle direk teması vardır hemde bunun gizemli bir yanı vardır. Daniel peygamber sürgün yıllarında Babil’de yaşar. Bize arkadaşları olan Hananya (Şadrak), Mişael (Meşak), Azarya’nın (Abed-Nego) Kralın diktirdiği altın heykele tapmadıkları için her zamankinden yedi kat daha fazla ısıtılan fırına atıldıklarını ve arkadaşlarının o ateşlerin içerisine Tanrı’ya olan imanları ile yürüdüklerini ve sürekli dua ettiklerini anlatır.

O sırada RAB’bin meleği, Azarya ve arkadaşlarının yanında, ateşlerin içerisinde beliriverir ve ateşlerin RAB’bin sadık kullarına dokunmasına izin vermez. Böylece bu üç sadık imanlı ateşlerden hiç yara almadan, hatta hiç etkilenmeden kurtulurlar (Dan.3:8-29).

 

Daniel aslanların önünde:

Tanrı Krallığının bedensiz varlıkları Melekler (8)

Peygamber kralın buyruğuna karşı gelerek, yüzünü Yeruşalim’e döner ve Tanrı’ya şükreder (Dan.6:10). Kralın geri dönülmez kararından dolayı Daniel’i direk aslan çukuruna atarlar; çukurun ağzı koca bir kaya ile kapatıldıktan sonra, hem kralın hemde yanındaki diğer soyluların yüzükleri ile mühürlenir kaya. Daniel çukurda, aslanlarla beraberdir ama Tanrı aç aslanların ağzını kapatır, bu nedenle Daniel’e hiç bir zarar gelmez. Meraklı kral ise sabah erkenden çukurun başına gelir, Daniel’in Tanrı’sının onu kurtarıp kurtarmadığını öğrenmek için. “‘Ey yaşayan Tanrı`nın kulu Daniel, kendisine sürekli kulluk ettiğin Tanrın seni aslanlardan kurtarabildi mi?’ diye haykırdı. Daniel, ‘Ey kral, sen çok yaşa!’ diye yanıtladı, Tanrım meleğini gönderip aslanların ağzını kapadı. Beni incitmediler. Çünkü Tanrı`nın önünde suçsuz bulundum. Sana karşı da, ey kral, hiçbir yanlışlık yapmadım. Kral buna çok sevindi, Daniel`i çukurdan çıkarmalarını buyurdu. Daniel çukurdan çıkarıldı. Bedeninde hiç bir yara izi bulunmadı. Çünkü Tanrısı`na güvenmişti.”

Kral Daniel için mutluluk duyarak, derhal çukurdan çıkarılmasını emreder. Çukurdan çıkan peygamberin üzerinde hiç bir yara izi veya elbiselerinde herhangi bir zarar gözükmez çünkü o RAB Tanrı’ya tüm yüreğiyle güvenerek inmiştir çukura (Dan.6:16-23).

Peygamber Daniel, her ulusun bir koruyucu meleği olduğunu ve İsrail’in koruyucu meleğininde Başmelek Mikail olduğunu söyler (Dan.10:21). O ayrıca Tanrı’nın ne denli yüce olduğunuda görmüştür, “Binlerce binler O`na hizmet ediyordu; On binlerce on binler Önünde duruyordu.” (Dan.7:10) ve bu manevi deneyimlerini bizlere aktarmıştır.

Ayrıca, peygamber Daniel ile Başmelek Cebrail arasında özel bir irtibat olduğunuda görüyoruz.

Kutsal peygamber Daniel görümlerinde Başmelek Cebrail’in yaptıklarından bahseder ve onu “Tanrı adamı” olarak adlandırır, “Ben Daniel, gördüğüm görümün ne anlama geldiğini çözmeye çalışırken, insana benzer biri karşımda durdu.” (Dan.8:15). “daha dua ediyorken, önceden görümde gördüğüm adam -Cebrail- akşam sunusu saatinde hızla uçarak yanıma geldi. Daniel, sana anlayış vermek için geldim diye açıkladı, sen Tanrı`ya yalvarmaya başlar başlamaz, duan yanıtlandı; bunu bildirmeye geldim. Çünkü sen çok sevilen birisin. Bu nedenle sözün anlamını kavra ve görümü anla: Başkaldırıyı ortadan kaldırmak, günaha son vermek, suçu bağışlatmak, sonsuza dek kalıcı doğruluğu sağlamak, görüm ve peygamberliği mühürlemek, En Kutsal`ı meshetmek için senin halkına ve kutsal kentine yetmiş hafta kadar zaman saptanmıştır. Şunu bil ve anla: Yeruşalim`i yeniden kurmak için buyruğun verilmesinden, meshedilmiş olan önderin gelişine dek yedi hafta geçecek. Altmış iki hafta içinde Yeruşalim yeniden sokaklarla, hendeklerle kurulacak.” (Dan.9:21-25).

Başmelek Rafael ve Tobit:

Başmelek Rafael, Tobit ve oğlu Tobias’ın yanlarında bulunur: “Aynı biçimde Tanrı, seni ve gelinin Sara’yı iyileştirmem için beni gönderdi. Ben Rafael’im. Tanrı’nın yüce katına çık­mak için her an hazır bekleyen yedi melekten biriyim.” (Tob.12:14-15).

Başmelek Rafael, dua, iyi eylemler ve şifa taşıyandır. Ayrıca, yolcuların koruyucusudur, günümüzde özellikle hava yolculuklarında onun koruyuculuğundan bahsedilir.

 

Tanrı Krallığının bedensiz varlıkları Melekler (8)