/ Azizlerimizin hayat hikayeleri / Tanrı yardım etmek zorunda kalır

Tanrı yardım etmek zorunda kalır

Tanrı yardım etmek zorunda kalır

 

 

Giritli Tamiolakis Elefteriu’nun tanıklığı : « Çok sayıdaki yükümlülüklerim sebebiyle zorda olduğum bir gün yardımını istemek üzere Üstatı görmeye gittim.  Berbat bir havada, karlara bata çıka geldim ve kapısını çaldım.  Üstat hemen açtı, beni içeri aldı.  Beni beklediğini söyledi.  Oysa habersiz gelmiştim.  Beni sobanın yanına oturttu ve acele etmeden ıhlamur hazırlamaya girişti.  Cezveye[1] su koydu ve istavroz çıkararak : “Sana yücelik olsun Tanrım !” dedi.  Sonunda cezveyi ateşe sürdü ve tekrar istavroz çıkararak, tekrar : “Sana yücelik olsun Tanrım !” dedi.  O âna kadar,  “Seni bekliyordum”dan başka bir şey söylememişti.  Hareketlerini izliyordum, elini ağır almasından dolayı sinirlenmeye başlamıştım.  Ihlamur kaynayınca fincanı elime verdi ve o masum ve anlayışlı bakışlarını yüzüme çevirerek, ne derdim olduğunu, niçin endişeli göründüğümü sordu.  Ben de sinir içinde ve gösterişli cümlelerle dertlerimi anlatmaya koyuldum ve ‘dış dünyanın’ sorunlarla dolu olduğunu vurguladım.  O ise hafif bir gülümsemeyle ıhlamurundan bir yudum alarak, “İyi ama” dedi, “neden endişeleniyorsun.  Tanrı halleder.”  Daha beter sinirlendim ve samimiyetimize güvenerek —onu çok severdim— “Tamam da Yeronda” dedim.  “Tanrı bir defa yardım eder, haydi bilemedin, iki defa.  Her zaman da yardım etmeye mecbur değil ya !”  Bu defa yüzüme ciddiyetle baktı ve beni yıldırım çarpmışa çeviren şu cümle çıktı ağzından : “Evet, mecburdur.”  Bunu o kadar emin bir şekilde ve ilk elden bilen birisinin havasıyla söylüyordu ki allak bullak oldum.  Rahatladım ve sakinleştim, sonsuz bir huzur duydum.  Soracağım tek bir soru kalmıştı artık : “Peki ama bize yardım etmeye niye mecburdur ?”  Yanıtı, kendisini somut bir şekilde Tanrı’nın evlâdı bilen ve babasıyla yakın bir ilişki içinde olan birisinin yanıtıydı : “Nasıl ki sen dünyaya getirdiğin çocuklarına karşı yükümlülük duyuyorsun, onlara yardımcı olmak istiyorsun, onlar için endişe ediyorsun ve karda kışta Selânik’ten çıkıp buralara geliyorsun, bizleri yaratan ve çocukları olduğumuz Tanrı da bizimle ilgileniyor ve bize yardım etmek ihtiyacını hissediyor.  Bunun için, evet, mecburdur !”

 

Öylesine doğrudan bir cevap verdi ki her türlü endişe içimden uçup gitti ve gelecek için bir daha kaygı duymadım. »

 

Aynorozlu Peder İsaak’ın kaleme aldığı Kapadokyalı Aziz Paisios (1924-1994), kitabından bir alıntıdır. (Paros yayıncılık, İstanbul, 2015)

 

[1] Kahve hazırlamakta kullanılan, uzun saplı küçük kap.

 

Tanrı yardım etmek zorunda kalır