/ Azizlerimizin hayat hikayeleri / 16 Nisan Patmoslu Aziz Amfilohios Makris

16 Nisan Patmoslu Aziz Amfilohios Makris

16 Nisan Patmoslu Aziz Amfilohios Makris

 

Aziz Amfilohios Makris (dünyevi ismiyle Atanasios Makris), 13 Şubat 1889 yılında Patmos’da doğdu. Münzeviliğe geçişi, 27 Ağustos 1906 yılında İlahiyatçı Yuhanna Manastırında yapıldı (diğer adıyla İncil yazarı Aziz Yuhanna Manastırı). Atanasios Makris bu geçişle birlikte Amfilohios adını aldı.

Amfilohios, Samos Vathi’deki Agios Spiridon Kilisesinde, Samos ve İkarya Metropoliti Konstantinos Vancalidis tarafından, 5 Nisan 1919 Elçi Tomas Pazarı gününde, Ruhban olarak atandı.

Aziz Amfilohios, İlahiyatçı Yuhanna Manastırında 1920-1926 yılları arasında rahip olarak hizmet verdikten sonra, 1926 yılında Patmos’taki Aziz Apokalipsis Mağarasının başına getirildi ve bu görevini 1932 yılına kadar sürdürdü.

Aziz Amfilohios, 14 Kasım 1935 yılında İlahiyatçı Yuhanna Manastırının Başrahibi olarak seçilir ve 1937 yılında Evaggelismos Kutsal Manastırını kurar (bu Manastır Meryem’in Müjdesine ithaf edilmiştir). 1939-1940 yılları arasında ise Kurtarıcı Meryem Ana (Panagia Diasozusa) Kilisesinin rahibi olarak hizmet eder.

Üstat Amfilohios 16 Nisan 1970 Perşembe günü Rab’de uyumuş ve ertesi gün 17 Nisan’da Evaggelismos Kutsal Manastırının mezarlığında toprağa verilmiştir.

Aziz Amfilohios Makris, Aziz Nektarios’un arkadaşı ve ruhani çocuğuydu. Kendisi de Kilisenin Yunan ve başka milletlerden pek çok büyük şahsiyetinin ruhani babalığını yapmıştı. Ruhani babalıklarını yaptığı şahsiyetler arasında hatırası daim Hrisostomos Papasarantopoulos ve Ekümenik Tahtın Episkoposu, Ganos ve Khora Metropoliti Amfilohios Tsoukos gibi isimler de vardı ve bu isimler Amfilohios Makris’ten aldıkları ilhamla Afrika’da ve başka ülkelerde misyonerlik faaliyetleri yürütmüşlerdi.

Ekümenik Taht’ın dünyaca ünlü Episkoposu, Diokleia Metropoliti Kallistos Ware, Üstat Amfilohios ile tanışıklığı sayesinde Ortodoksluğa geçtiğini itiraf eder. Hatta “Günün Başlangıcı: Yaradılışa Ortodoks bir yaklaşım” kitabında ( Kallistos Ware 2007), ekolojik krizin “sevgi olmadan çözülemeyeceğini” kanıtlayan bir olaydan bahseder: “Altmışlı yıllarda, ben Patmos’taki İlahiyatçı Yuhanna Manastırında Diyakozken, Üstadımız rahip Amfilohios’un bize şöyle dediğini hatırlıyorum: Tanrı’nın bize Kutsal Kitap’ta bahsedilmeyen bir emir daha verdiğini biliyor muydunuz? Bu emir ”ağaçları sevinizdir”.

Arşimandrit Pavlos Nikitaras “ÜSTAT AMFİLOHİOS MAKRİS” kitabında, Aziz’in Rab’de uyumasıyla ilgili şöyle der: “Hayatı boyunca hastalıklarla boğuştu. Sık sık soğuk algınlığına yakalanır, grip her sene onu ziyaret ederdi… 1970 yılının Mart ayının sonlarında zatürreye yakalandı. Büyük Oruç zamanıydı ve biraz süt içmeye güçlükle ikna oldu. Kimin hangi tavsiyeye ihtiyacı varsa verdi. Amfilohios, öngörebilme lütfuna sahipti. Ruhani çocukları onu birkaç gün daha serumla hayatta tutmaya çabalarken, O yalvarıyor ve şöyle diyordu: güzel evlatlarım bırakın da gideyim, benim gitme vaktim geldi. Ben de ona “Üstadım neden bu Paskalyada da bizimle kalmıyorsun? ”diyordum. Bana cevap vermekte tereddüt ediyordu. Gideceğini nasıl bildiğini tekrar tekrar sorduğumda bana güç bela şu açıklamayı yaptı:

-Mübarek Pavlus, biraz evvel Meryem Ana ve Aziz İlahiyatçı Yuhanna’yı gördüm ve onlara bu Paskalya’da da sizinle kalmak için yalvardım, ama onlar bana “Daha fazla kalamazsın, karar alınmıştır, Paskalyayı bizimle göklerde kutlayacaksın” dediler. Bunu da sana bir itiraf olarak açıklıyorum, beni zorladığın için. Başkalarına söyleme.

Ve bu boş dünyadan gitti. Kendi hayatını başkaları için verdikten sonra gitti. Rab’bin bağında iyi bir işçi olarak çalıştıktan sonra, ruhani çalışmalar alanında verdiği sınavda üstün başarılar sağladıktan sonra ve hem Kiliseye hem de vatanına hizmet ettikten sonra gitti. 16 Nisan 1970 yılında, tüm duyuları tamamen açık bir halde, Rab’de uyudu. Amfilohios’un naaşı, semavi bir surete dönüştü, sevinçli ve barış dolu bir surete. Münzevi çehresinde, gerçekten azizliğe ulaşmış ve Rab’de uyumuş bir insanın sonsuz dinginliği hakimdi…

Amfilohios’un, başkalarının kurtuluşu için gizli çağrılar aldığını gösteren ve «Makedonya’ya geçip bize yardım et» (Elçilerin işleri 16,6-10) diyen Makedonun sesini duyan Ulusların büyük Elçisi Pavlus’u hatırlatan bir olayı da eklemeye değer buluyorum: Hatırası daim Üstat İlahiyatçı Yuhanna Manastırındaki inziva hücresinde otururken Eleni adında İkaryalı bir kadının ona yaptığı “beni kurtar” çağrısını duyar. Üstat hiç vakit kaybetmez, adanın limanına iner ve mucize eseri, İkarya’ya hareket etmek üzere olan bir yelkenli bulur. Dalgaların dövdüğü gemiden bitap düşen Üstat, gideceği yere varır ve hemen Eleni adında dul bir kadının olup olmadığını sorar. Eleni’nin birkaç gün önce kocasını kaybettiğini öğrenir ve hemen dul kadının evine giden yolu sorar. Yorgun bedenini dinlendirmeye gerek duymadan, hiç gecikmeden aceleyle kadının evine gider. Kulaklarında Eleni’nin çağrısı çınlamakta ve onu rahatsız etmektedir. Eve doğru yürürken, çaresizce oraya buraya koşan çılgına dönmüş bir kadın görür ve ona adıyla hitap ederek şöyle der: “Eleni! Nereye gidiyorsun? Ben senin için geldim”. Acılı kadın kendine gelir, Üstadı görür, yapmak üzere olduğu şeyi düşünür ve o an kendini denize atmaya gittiğini itiraf eder. Dul kadının bizzat kendisinin bana anlattığı bu hikayede kadın kurtulmuş, mucize gerçekleşmiştir.

Rahibe Evfrosini Üstadın mezarında ibadet etmeye gittiğinde öyle hoş bir rayiha duymuş ki, Üstadın rahibenin bilincinde gerçekten azizlik mertebesine ulaşmış bir Aziz Peder gibi yer aldığını söyledi.

Üstadın bir diğer ruhani evladı olan M.K, bana 1954 yılında Üstadı Patmos’ta ziyaret ettiğini ve Üstadın onu Senobitik Evaggelismos Kutsal Manastırında (Komün Hristiyan hayatı yaşanan Manastır) misafir ettiğini anlattı. M.K iki gün boyunca Manastırın kulesinde kalmış ancak üçüncü gün, hatırası daim olan Üstat, M.K’nın kulede uyumaması için ısrar etmişti, ki öyle de olmuştu. O gece M.K’nın önceki iki gece boyunca uyuduğu yatağa yıldırım düşmüştü. Ruhani babasının ısrarı sonucunda bir insan hayatının kurtulması tesadüfi bir olay sayılabilir mi?

Hatırası daim Üstat Amfilohios’u n son vasiyetleri

Üstat ölüm döşeğindeyken etrafında toplanmış Manastırın rahibelerine ve Yerondissasına şu son vasiyetleri vermişti:

-Semavi krallıkta selamet ve sevinç hüküm sürer evladım.

-Aranızda sevgi olsun ve Rab’be beni bağışlaması için dua edin çünkü ben size baba olarak hiçbir şey vermedim… O sırada yanında bulunan duygulanmış Yerondissa’nın (Başrahibe) cevabı ise “Sen bize her şeyi verdin Üstat” olur. Aziz rahibelere: “Yerondissanızı sevin” diye karşılık verdi.

-Tanrı, yönetmeniz için size verdiği sürüye iyi önderlik edebilmeniz için size güç versin.

-Ruhani hayatta ilerlediğinizi gördüğümde çok büyük bir mutluluk hissedeceğim.

-Rab’bin , cennette sizi koyacağı yere beni de alması için dua edin. Cennetin izzetinde sonsuza kadar yaşayalım diye dua edeceğim.

-Yerondissa! Ben gittikten sonra faaliyetlerimi harfiyen devam ettirmeni istiyorum.

-Münzeviliğin kutsal çizgilerinde ilerlediğinizi gördüğümde mutlu olacağım.

15 Nisan 1970

-Sevginin çocukları olmalısınız. Şeytandan korkmayın.

-Sabırlı, alçakgönüllü ve sevgi dolu olun.

Tanrı tüm çocuklarımın yanıma gelmesine razı olarak beni bereketlendirdi.

-Sizi Cennetin içinde görmekten başka bir mutluluğum ve arzum yok. Tanrı sizi izzetine layık kılsın. Tüm çocuklar yanımda olduğu için duygu yüklüyüm. Babanın başka bir mutluluğu yoktur.

-Bir ruhani çocuğu: “Üstat, belli ki İlahiyatçı Yuhanna’yı çok seviyorsun” dediğinde Amfilohios’un cevabı şu oldu: “Küçük bir çocukken onu görüyor ve seviyordum, onun öğrencisi ve takipçisi olabilmek için dua ediyor ve yalvarıyordum. Ve oldum da”.

-Kutsal ve esenlik dolu bir hayat yaşayın, pederlerinizin çizgilerini koruyun, Hristiyan hayatını ve geleneğini yaşayın…

-Ayartılmamak için “Uyanık kalın, imanda dimdik durun, mert ve güçlü olun” (1.Korintliler 16,13). İnsanlara aldırış etmeyin. İnsanlar daha en başından tüm Elçileri ve tüm Azizleri deli yerine koydular: “…Bana zulmettilerse, size de zulmedecekler” (Yuhanna 15,20). Fikir birliği içinde ve selametle kalalım. Tanrı bunları kutsar.

-Tanrı sizi kutsasın, işlerinizde, düşüncelerinizde Tanrı hep yanınızda olsun. Ne politikaya ne de kimsenin işine karışın. Her zaman şunu deyin: “Vatanımız için her ne iyiyse onu yapmak için Tanrı bizi aydınlatsın”. “Oysa bizim vatanımız göklerdedir” (Filipililer 3,20). Bu dünyada sahte bir hayat yaşıyoruz yani başımıza ne gelirse gelsin üzülmeyelim.

Her şey için Rab’be şükürler olsun” ( Altınağızlı Yuhanna). Durum iyi de olsa kötü de olsa bizim sadece bu cümleyi söylememiz lazım.

-Nerede egoizm varsa orada Tanrı’nın Ruh’u yoktur.

– Sevgisi olmayan insana Hristiyan denemez. Sevgisiz insan Hristiyan değildir, Hristiyan rolü yapıyordur…

16 Nisan, öğlen 12 ( Patmos’un doktoruna)

Tanrı’nın Ruh’u her zaman sizinle olsun, tüm teşhisleriniz aydınlık olsun. Hem insanları hem de Tanrı’yı hoşnut edin. Misyoner bir doktor olmanı kalpten dilerim, çünkü Hristiyan bir doktorun hastaya yaklaşımı çok önemli bir rol oynar. Ben seni seviyorum çünkü hem vatan sevgisine sahipsin hem de Tanrı’ya bağlısın. Ben seni doktor olarak değil bana çok yakın biri olarak görüyorum.

Bunları söyledikten hemen sonra, öğleden sonra saat 2.15 te Rab’de uyudu. Ne büyük bir manevi berraklık!

(“Agios Nektarios” Selanik 1982 dergisinden alıntılar)

Çağdaş Üstatların Ruhları Kurtaran Öğretileri

Orthodoksis Kipseli“ yayınları, Selanik

Üstat Amfilohios 29 Ağustos 2018 tarihinde Ekümenik Patrikhane’nin Kutsal ve Aziz Konsili tarafından Azizler sınıfına dahil edilmiştir.

 

16 Nisan Patmoslu Aziz Amfilohios Makris