/ Konuşmalar, aziz pederlerin sesi / Büyük orucun 4. Haftası vaazı

Büyük orucun 4. Haftası vaazı

Büyük orucun 4. Haftası vaazı

 

 

(Markos, Kutsal İncili 9:17-31)

 

Bugünkü İncil okumasında biz, bir adamın cinli oğlunu kötü ruhtan iyileştirmeleri için Rab’bin Öğrencilerine yalvardığını fakat onların hiçbir şey yapamadıklarını anlatan hikâyeyi dinledik. Daha sonra, İsa onların yanına gelip bir mucize yaptı ve çocuğu Şeytan’dan kurtardı. Bundan sonra Öğrencileri O’na: «Biz kötü ruhu neden kovamadık?» diye sordular. İsa onlara,«Bu tür ruhlar ancak dua ve oruçla kovulabilir» yanıtını verdi. (Markos Kutsal İncili 9:28-29).

Rab’bin bu sözleri, duanın oruçla ne kadar bağlantılı olduğunun, en güçlü şeytani ruhların bile onunla kovulabileceğinin altını çiziyor.

Oruç ve dua – her Ortodoks müminin iki güçlü silahıdır. En önemlisi, oruç silahı Rab’bin Kendisi tarafından kullanılmıştı. Bildiğimiz üzere Rab 40 gün hiç yemek yemeden oruç tuttu, orucun sonunda ise Şeytan’la mücadele etti ve onu yendi. Bununla birlikte bize orucumuzun etkili olması için nasıl oruç tutmamız gerektiğinin öğüdünü bıraktı. (bkz. Matta Kutsal İncili 6:16-18). Bundan dolayı Kilise bütün müminler için Oruç günlerini düzenledi: yıl boyunca her hafta Çarşamba ve Cuma günleri ve şu anda içinde bulunduğumuz Büyük Paskalya Orucu.

Aralıksız dua ve oruç,bugün andığımız ‘Kutsal Merdiven’ eserinin yazarı, Sina Dağı Manastırı’nın Başrahibi Aziz Yuhanna gibi Kilisemiz’in Azizleri tarafından uygulanıyordu. Kilise, sağlığımıza zarar vermeden nasıl oruç tutmamız gerektiğini bilgelikle düzenlemiştir. (Kilise takvimimiz et, süt v.s. ürünlerinden kaçınmamız gereken günleri belirtmektedir). Burada, orucun, mesela Sevgi gibi kendiliğinden bir amaç olmadığını, belli amaçlara ulaşmayı sağlayan bir araç olduğunu açıklamak gerek. Biri: «Orucun amaçları nedir?» diye sorabilir. Cevap şudur:

  • Tanrı’ya itaat. Âdem ile Havva Tanrı’nın sözünü dinlemeyip yasak meyveyi yediler ve bunun sonucunda Cenneti kaybettiler. Biz kendimizi Rab’bin iradesine teslim ediyoruz, oruç tutuyoruz ve Cennete layık oluyoruz.
  • Kendimizi lezzetli yemeklerden mahrum bırakarak, bize cazip gelen fakat Tanrı’nın iradesine uygun olmayan şeylere karşı gelmek için irademizi güçlendiriyoruz.
  • Her gün tükettiğimiz yemeğin miktarını azaltıp hayvansal ürünlerden kaçındığımızda fiziksel (bedensel) tutkularımız diniyor ve bu, duamızın içtenlikle olmasına yardımcı oluyor. Kilisemizin Aziz Pederleri diyorlar ki; oruç duaya kanat verir!
  • Pahalı yiyecek, içecek, tatlılar vs.’den kaçınarak, sadece ihtiyaç duyduğumuz yemekle yetiniyoruz; tasarruf etmiş oluyoruz, artan parayı da kendi ihtiyaçlarını karşılayamayan insanlara sadaka olarak verebiliriz.
  • Yemeği sınırlandırmamızın yanında içecekleri, eğlenceyi ve diğer şeyleri de sınırlıyoruz, ve bizi manevi olarak besleyen şeylere; ruhsal konular üzerinde düşünmeye, dua etmeye, Kutsal Kitabı incelemeye, Ortodoks kitapları okumaya daha çok zamanımız kalıyor.
  • Sonuç olarak Büyük Aziz Vasil’in öğüdünü ekleyelim: «Uygun bir şekilde oruç tutalım. Gerçek oruç; kötülükten uzak durmak, dilimize hâkim olmak, içimizdeki öfkeyi bastırmak, tutkulardan uzak drumak, kötü sözlerden, yalandan, yalancı şahitlikten kaçınmaktır. Bütün bunlardan sakınmak gerçek oruçtur. » (Oruç Hakkında 2.Öğütsel Konuşma)

Değerli kardeşlerim, Kilisemizin teolojisik ilahilerinde “oruç ve dua Göksel armağanlar’ olarak nitelendirilir. Bu armağanlar aracılığıyla mümin günahlarından arınıyor, şeytani ruhları yeniyor ve Şeytan’ın oklarına karşı korunmuş oluyor. Bundan dolayı, daha büyük gayretle ve orucun, Aziz Altın Ağızlı Yuhanna’nın dediği gibi, bize hem manevi hem maddi armağanlar getireceğinden emin olarak oruç tutmaya devam edelim. Bu şekilde biz de, paklanmış bir ruhla Rab’bimizin Insanoğlu için çektiği çileleri Kutsal hafta boyunca O’nunla birlikte yaşayıp Mesih’in Diriliş’ini karşılamaya layık oluruz. Âmin.