/ Bayramlar - yortular - kutlamalar / Birinci Konsil Babaları

Birinci Konsil Babaları

Birinci Konsil Babaları

 

Yuhanna (17:1-13)
Hıristiyanların Birliği

“Bizim bir olduğumuz gibi onlarda bir olsunlar”
Dün İsa göğe yükseldi ve yarın Kutsal Ruh bize inecek, dün Mesih’in eylemlerinin taçlandırılışını kutladık ve yarın kutsal Ruhun faaliyetlerinin açılışını kutlayacağız. Dün Mesih, amacı “Ayrılmış olanları bir araya getirmek” olan yeryüzündeki işlerini sona erdirdi (Efesos. 2:14) yarın ise Kutsal Ruh İsa’nın işlerini devam ettirecek ve geçmişte ayrılmış olan dilleri birleştirecek.
Bu iki olay arasında İsa’nın veda duasını ve birliğimiz için Baba’ya yalvarışlarını okuyoruz. Yani Kutsal Üçlemenin bir olduğu gibi bizim de bir olmamız için yaptığı dua.
Tarihi seri bir şekilde okursak İsa’nın bu dileğinde haklılığını açıkça anlarız. Çünkü Mesih kilisesini yeryüzünde hiçbir şey iç bölünmeler kadar tehdit etmemiştir. İsa havarilerinden ayrılmadan önce onların ve onlar vasıtasıyla iman edenlerin birliği konusunda çok endişeliydi.
Allah dünyayı bir çeşitlilik, özellik ve birçok nimetler içinde yarattı. Ama bunların hepsi tamamen bir birlik içindeydi. Günaha düşülmesinden sonra günahın kaçınılmaz bir sonucu olarak parçalan-ma dünyaya girdi. Allah ile insan arasındaki ilişki, insan ile kainat arasındaki ilişki parçalandı. Bugün insan yaşamını sürdürmeye çabaladığı bir dünyada yaşıyor. Ve bu yaşam mücadelesi çok zor. İnsanlar arasındaki ilişkilerde parçalandı. Bu ilişkilerdeki ilk parçalanma kadın ve erkek arasında oldu. Sonra kardeşle kardeş arasında oldu ve büyük olan kardeş küçük olan kardeşini öldürdü. Tanrımızın çeşitlilik ve birlik içinde yarattığı Dünyamız günahın eylemleriyle parçalanıyordu. Herkes parçalayıp parçalanırken Allah birleştirme eylemini devam ettiriyordu. Parçalanma her zaman günahtır. Kilisenin kutsallığı birliğiyle ispatlanır. Ve kilisenin birliği onun Ortodoksluğunun da göstergesidir. Çünkü bu birlik onu ilahi kökeninin saflığı ve günahkâr beşeriyet karışımından arınmışlığının delilidir.
Dünyada gördüğümüz her şey ayrıştırıyor. Velev ki küçük topluluklarda bir araya getirse de genelde ayrıştırıyor. Siyaset insanlar üstüne insanları ayırmak için topluyor. Partiler aynı şekilde, mezhepçilik de aynı şey olduğu için kat be kat suçtur. Arzu edilen ise tamamen bunların tersidir. Bu gün dünyamızda oluşan bütün toplulukları genellikle gerçek olmayan bağlar bir arada topluyor. Ve onları çelişen değilse de görünüşte olan amaçlar yürütmektedir. Cemiyetler, şirketler ve akrabalıklar ile çıkarlar ve sosyal birimler bunların hepsi yalnız fertleri değil kitleleri ve toplumları birbirinden ayrıştırmaktadır.
Din de genellikle insanları birbirinden ayırmak için akıl zayıflığına dönüşmektedir. Halbu ki din insanı insan olan kardeşiyle birleştiren bir vaha olması gerekir. Yahudiler zamanında din Samiriyelileri Yahudilerden ayırdı. Zamanımızda da dindarlık mezhepler arasında Mesih’in bedenini parçalamaktadır.
Bu Pazar ayininde ki Troparyon ilahisi parçalanmanın aslında Mesih’in bedenini parçaladığını işaret eder. Mesih’in bedeni parçalanır mı? Onun duası ve dilekleri açısından biz neredeyiz?
Birlik konusundaki sözler çoktur. Uzun zaman geçmesine rağmen bu sözlerden küçük bir bölümü bile gerçekleşmedi. Gerek genel anlamda insan düzeyinde ve özel anlamda da kiliseler düzeyinde bile bu olmadı. Mesih, kilisesinin birliği için olan duasında öyle sözler söylüyor ki birlik konusundaki girişimlerimizi bu sözler üzerine bina etmeliyiz. Uğruna İsa’nın dua ettiği ve gerçekleşmesi bizim sorumluluğumuza düşen bu birliğin özellikleri nedir? İsa’nın duasından açıkça anlaşılan kilisenin birliğinin Allah’ın hayatıyla bağlantılı olduğudur. Kutsal Üçleme birliği gibidir. “Bizim bir olduğumuz gibi onlarda bir olsunlar” .”Sen bende ve ben sende olduğumuz gibi hepsi bir olsun” .Kutsal Üçlemedeki birlik sevgiye dayanır Baba birliğin kaynağıdır. Kelam olan Oğul ezeli olarak Baba ile birliktedir yani Kelam olan Oğul ezeli olarak Babaya yönelmiştir ve Oğul yeryüzüne insanları birleştirmek için gelmiştir. Yani onlara Baba’yı tanıtmak için gelmiştir: İşte yaşam budur senin gerçek ilah olduğunu ve gönderdiğin kişinin Rab İsa Mesih olduğunu bilmeleridir” .Oğul herkesi Baba’ya yönlendirmek için geldi. Göğe yükselişe kadar İsa’nın işlevi buydu. Ve şimdi ki duası da budur ve Pentakost olayından itibaren de Kutsal Ruhun işlevi budur.
Rabbin sözleri gayet açıktır birlik Mesih’te olur. “Ben onlarda, sen bende olmak üzere tam bir birlik içinde bulunsunlar” misali birliğimiz bu şekilde gerçekleşir. Kemale ermemiz ve gelişmemiz ile bir ayrışma unsuru olarak her yerde yaygınlaşmış olan günahın parçalayıcılığından şifa bulmamız Rab İsa’nın içimizde bulunması ve onunla tam bir birlik içinde olmamızla mümkündür. Öyleyse birliğimiz Mesih’tedir bizi o birleştirir. Çünkü o bize hayatı ve yaşamın amacını birleştirir. Ve bu da bize verilen inayetler ve çeşitlilikler yok edilmeden olur ki bunlar ayırım sebebi değil aksine bir bağ olarak tek amaca hizmet edebilir.
Mesih önümüze gerçek amacı koyuyor o da onun yüceliğine ortak olmamızdır.”Bana verdiğin yüceliği onlara verdim ki bir olsunlar.” Oğulun yüceliği Baba’nın yüceliğinin ortaya çıkmasıdır. Mesih’in yüceliğine ortak oluşumuz, onun uğruna haçta ölüme kadar itaat ettiği Baba’ya tanıklığıdır ki bunun anlamı onun acılarına ve misyonuna ortak olmamızdır. Böylelikle bizde Baba’nın tanıkları olmaktayız ve bu dünyanın evlatlığından Allah’ın oğulluğuna dönüşmekteyiz. Tanrı inayetine ve onun misyonuna ortak olduğumuzun idrakine varırız. Bizler dünyada Allah’ın elçileriyiz ve amacımız birdir. Bizler aynı zamanda Allah’ın oğullarıyız ve Baba bize aynı sevgiyi vermiştir ve aynı saygıya sahibiz. Mesih bize tanıklık ve oğulluk nimetini vererek birleştirmiştir.
Mesih bizde olup bize hayat verince bizi bir eyler, yaşamı bize Kutsal Ruhla öğretir. Hayatın birliği geleneğin birliğini yaratandır. İman ve yaşam yalnızca sürekli olmakla kalmayıp aynı zamanda hayatın şekli imanı doğurandır. Bu nedenle hayatın birliği aynı deneyimleri elde etmek anlamındadır. Bundan sonra da tek bir eğitim konusu gelir. Burada gelenek bilgi ve gelenekler anlamında değil buradaki anlamı benliğin sunulmasıdır tıpkı öncekilerin yaptığı gibi. Bizim teslim aldığımız budur ruhun bizi konuşturmasıdır. Böylelikle Ortodoks eğitimi dinsel hurafelerden ayrılır. Çünkü herhangi bir geleneğin taklidi veya ondan alınma veya mantığı ruhsal değil insan mantığı olan bir felsefenin yenilenmesi olmayıp ruhun diri bir konuşmasıdır.
Kilise bu hafta bu olayı kutlamaktadır. Birinci atalar konsili diğer bütün konsillerden özel bir ehemmiyet ile ayrılır. Yalnızca Oğulun tanrılığını savunduğu için değil imanın korunması için bir yol çizmiştir. Hayatın ve amaçların birliğinin zaruretine vurgu yapmıştır ki öğretiler bir olsun. Bu konsilin ataları geleneği taşıyıp yabancı olan her şeyi iptal ettiler.
Bu nedenle eğer Oğul içimizde değilse birlik mümkün değildir. Çünkü bizi Allah’ın oğulluğuna doğru geliştiren, amaçta ve tanıklıkta bir olmamız için bizi tamamlayan O’dur. Ve bizi birlik içinde Baba’ya götürecek olan da O’dur. Amin.

 

Birinci Konsil Babaları