/ Bayramlar - yortular - kutlamalar / 15 Ağustos: Tanrı-Doğuran Bakire Meryem’in uyuması

15 Ağustos: Tanrı-Doğuran Bakire Meryem’in uyuması

Meryem’in uyuması

   Pek kutsal hanımefendimiz, Tanrı-doğuran ve ebediyen bakire Meryem’in uyumasının (ebediyete geçmesi, Grekçe’de “kimisis”) bayramı her yıl 15 Ağustosta kutlanır. Bu bayram aracılığıyla Rabbimiz Mesih’in annesinin ölümü anılır ve ayrıca onun bedeninin göğe kaldırılması kutlanır.

 

   Kutsal Yazılara göre, Rabbimiz çarmıh üzerinde son nefesini verirken annesini ve öğrencisi Yuhanna’yı gördü. Bakire Meryem’e “Kadın, işte oğlun!”, Yuhanna’ya da “İşte annen!” dedi (Yuhanna 19:25-27). O andan itibaren elçi Yuhanna, Tanrı-doğuran’ı kendi evine aldı. Elçilerin İşleri 2:14’deki Kutsal Kitap referansı da Bakire Meryem’in Pentekost günü (Yahudilerin hasat bayramı) elçilerle bir arada olduğunu onaylamaktadır. Kilise geleneğine göre, Meryem Yeruşalim’de elçi Yuhanna’nın evinde yaşamış ve gerek söz gerek eylemde tanıklık görevini sürdürmüştür.

 

   Dünyanın dört bir yanında Müjde’yi duyuran elçiler ölümü anında Tanrı-doğuran’ı görebilmek için Yeruşalim’e dönmüşlerdir. Elçi Tomas dışındaki tüm elçiler, Pavlus dahil, onun yatağının başında toplanmışlardır. Meryem son nefesini verirken Rab Mesih bizzat gökten inmiş ve onun ruhunu göğe taşımıştır.

 

   Bu şekilde vefat etmesinin ardından Tanrı-doğuran’ın bedeni geçit töreni ile taşınmış ve Getsemani Bahçesine yakın bir mezara gömülmüştür. Bundan üç gün sonra Elçi Tomas gelip Meryem’in bedenini görmek istediğinde mezarın boş olduğu anlaşılmıştır. Tanrı-doğuran’ın bedeninin göğe kaldırıldığı, bir meleğin mesajı ve Meryem’in elçilere görünmesiyle ilan edilmiştir.

 

   Bayramın Kutlanış Tarzı

 

   Tanrı-doğuran’ın uyumasının hatırlanması ve bayramın kutlanmasına hazırlık 1 Ağustosta 14 günlük oruç dönemi ile başlar. Balık yemenin serbest olduğu Mesih’in görünümünün değişmesi bayramı (Metamorfoz) dışındaki pek çok günde sıkı oruç kuralları (et, süt, sütlü gıda, zeytinyağı ve şaraptan kaçınma) uygulanır. Cumartesi ve Pazar günleri zeytinyağı ve şarap tüketilebilir.

 

   Bayramdan önceki hafta içi günlerde pek çok inanlı topluluğunda Paraklesis denen özel törenler icra edilir. Büyük ve Küçük Paraklesis’ten oluşan bu törenler Tanrı-doğuran’a şefaati için dua ve yakarmalardan oluşur.

 

   Tanrı-doğuran’ın Uyuması Bayramı, Eren Altınağızlı Yuhanna’nın düzenindeki bir ayinle kutlanır ve bayram sabahı kutsal ayinden hemen önce Sabah duaları okunur. Bazı kiliselerde ayinden önce çiçek kutsamak gelenek halini almıştır. Bayramın arifesinde ise Akşam duaları söylenir. Bayram için Kutsal Kitap okumaları şöyledir:

 

   Akşam dualarında:

 

   Yaratılış 28:10-17 (Yakup’un gök ile yeryüzünü birleştiren merdiveni, Tanrı’nın insan ile birleşmesine işaret etmektedir; ki bu, Tanrı’yı rahminde taşımış Meryem’de tam anlamıyla ve mükemmel bir biçimde gerçekleşmiştir).

 

   Ezekiel 43:27-44:4 (Görümde doğuya bakan kapısı sonsuza dek kapalı olan ve Tanrı’nın görkemiyle dolu tapınak, Meryem’i simgelemektedir).

 

   Özdeyişler 9:1-11 (Meryem, Tanrısal bilgeliğin kendisi için inşa ettiği ev ile özdeşleştirilir).

 

   Sabah dualarında:

 

   Luka İncili1:39-49, 56. (Bakire Meryem’in Tanrı’ya şükran ilahisi).

 

   Kutsal Ayinde:

 

   Filipililere Mektup 2:5-11

 

   Luka İncili 10:38-42, 11:27-28.

 

   Bayram Hakkında Geleneksel Öğreti

 

   Tanrı-doğuran’ın uyuması (ölümü) ile ilgili olarak Kilise, erken dönem Kilise babalarının geleneklerinden şunları öğrenmiştir: Kurtarıcımız, annesini büyük bir mutlulukla yanına alma zamanı yaklaşınca, üç gün içinde onu bu geçici dünyadan ebediyete ve mutluluğa götüreceğini bir melek aracılığıyla bildirmiştir. Bunu duyan Meryem acele ile Zeytin Dağı’na gitmiş ve orada sürekli dua etmiştir. Tanrı’ya şükürler sunduktan sonra evine dönmüş ve gömülmesi için gereken hazırlıkları yapmıştır. Bu gelişmeler sırasında bir bulut tüm havarileri Müjde’yi duyurma görevini yürüttükleri farklı bölgelerden almış ve hemen Tanrı’nın annesi Meryem’in evine getirmiştir. Meryem, havarilere onların niçin bu şekilde toplandıkları konusunda bilgi vermiştir. Bir anne olarak havarileri haklı üzüntülerinden dolayı teselli etmiş ve sonra ellerini göğe kaldırarak dünyanın barışı için dua etmiştir. Havarileri kutsamış ve sonra yatağına uzanarak tümden kutsal ruhunu oğlunun ve Tanrısının ellerine bırakmıştır.

 

   Havariler, Tanrı’yı kabul eden o bedeni alıp saygı gösterileri ve ışıklar eşliğinde, cenaze ilahileri söyleyerek mezara taşımışlardır. Bu sırada melekler de onların ilahilerine göklerden katılıp Kerubimlerden daha yüce olan Meryem’in ruhunu göğe taşımışlardır. Ancak kötülük dolu bir Yahudi büyük bir saygısızlıkla elini Meryem’in yatağına uzatınca, yaptığı saygısızlığın karşılığını Tanrısal yargıdan hemen almıştır. O cüretkar eller görülmez bir güç tarafından kesilmiştir. Ama o söz konusu kişi tövbe edip af dileyince ellerine yeniden kavuşmuştur. Elçiler Getsemani denen yere ulaştıklarında Tanrı-doğuran’ın yaşam kaynağı olan tümden pak bedenini gömmüşlerdir. Bundan üç gün sonra ise elçiler her zamanki gibi bir araya gelip yemek yerken Mesih’in adıyla ekmeği kaldırdıklarında Tanrı-doğuran Meryem belirerek onlara “Sevinin” demiştir. Elçiler bu sayede Tanrı-doğuran’ın bedeninin göğe alındığını öğrenmişlerdir.

 

   İşte Kilise’nin, Tanrı’nın annesi Meryem’i övmek amacıyla saygı göstergesi pek çok ilahiyi düzenleyen Kilise babalarının geleneklerinden öğrendikleri bunlardır.

 

   İlahi (Apolytikion): Oğlunu doğururken bekaretini kaybetmedin ve ölümünde de biz dünyadakileri terk etmedin, ey Tanrı-doğuran. Yaşam verenin annesi olduğun için, şefaatin sayesinde ruhlarımızı ölümden kurtarıp yaşamın kaynağına döndün.

 

   İlahi (Kontakion): Ne mezar ne de ölüm seni tutabildi ey Tanrı-doğuran; şefaat ve korumada her zaman ayık ve uyanık olan sarsılmaz ümidimiz. Yaşam verenin annesi olduğu için, onun her zaman bakire kalan rahminde yaşamış olan Mesih, onu ebedi hayata taşıdı.

 

   Bayrama Özgü İkona

 

   Tanrı-doğuran’ın uyumasının bayramına özgü ikona, onu ölüm döşeğinde ve elçilerle çevrelenmiş olarak gösterir. Mesih merkezde durup annesine bakmakta ve Meryem’in ruhunu temsil eden beyaz elbiseye sarılı küçük bir çocuk taşımaktadır. Altından giysileri, başının üstünde melekler ve onu çevreleyen daire Mesih’i Tanrısal görkem içinde tasvir etmektedir.

 

   Elçilerin duruşları dikkatimizi Tanrı-doğuran’a yöneltir. Sağ tarafta Aziz Petrus Tanrı-doğuran’ın bedenine buhur sunmaktadır. Sol tarafta Aziz Pavlus, Meryem’e doğru saygıyla eğilmektedir. İkonada elçilerle birlikte çok sayıda piskopos ve kadın da görülür. Geleneksel olarak resmedilen piskoposlar, Rabbin kardeşi Yakup, Timotheus, Hierotheus ve Aeropagit olarak adlandırılan Dionysius’tur. Kadınlar ise Yeruşalim Kilisesinin üyeleridir.

 

   Tanrı-doğuran’ın yatağının önünde duran bir mum ikonada merkezî bir eksen yaratılmasını sağlar. Mumun üst tarafında Tanrı-doğuran ve ebediyen bakire Meryem’in bedeni durmaktadır. Annesinin başında duran Mesih, onun pek kutsal ruhunu taşımaktadır. Mesih’in üstünde ise göğün kapıları Tanrı’nın annesini kabul etmek için açılmış durumdadır.

 

   Kilisenin bu büyük bayramı, inancımızın temel öğretilerinden biri olan bedensel dirilişi kutlamaktadır. Tanrı-doğuran’ın durumunda bu, Tanrısal irade sayesinde gerçekleşmiştir. Böylece bu bayram ümidin, diriliş ve ebedi yaşam ile ilgili ümidin bayramıdır. Bakire Meryem’in bedeni etrafında toplananlar gibi, bizler de aramızdan ayrılmış olan sevdiklerimizin etrafında toplanır ve onların ruhlarını Mesih’in ellerine bırakırız. Bizden önce imanda uyumuş ve Azizlerin birliğine katılmış kişileri hatırladığımız gibi, kendimizi de gelecek olan yeni yaşama kabul edileceğimiz güne hazırlarız.

 

   Bu bayram aracılığıyla, göksel konutumuza yaptığımız yolculuk esnasında Tanrı’nın annesinin bizim için şefaat ettiğine de tanıklıkta bulunmuş oluruz. O hepimizi ilahi sevgiyle kucaklayıp Mesih aracılığıyla Tanrı’nın tüm çocuklarının annesi olmuştur.

 

   Kutsal Ayinde Okumalar

 

   Elçisel Mektup: Filipililere Mektup 2:5-11

 

   Mesih İsa’da olan düşünce sizde de olsun. Mesih, Tanrı özüne sahip olduğu halde, Tanrı’ya eşitliği sımsıkı sarılacak bir hak saymadı. Ama yüceliğinden soyunarak kul özünü aldı ve insan benzeyişinde doğdu. İnsan biçimine bürünmüş olarak ölüme, çarmıh üzerinde ölüme bile boyun eğip kendini alçalttı. Bunun için de Tanrı O’nu pek çok yükseltti ve O’na her adın üstünde olan adı bağışladı. Öyle ki, İsa’nın adı anıldığında göktekiler, yerdekiler ve yer altındakilerin hepsi diz çöksün ve her dil, Baba Tanrı’nın yüceltilmesi için İsa Mesih’in Rab olduğunu açıkça söylesin.

 

    

   İncil: Luka 10:38-42, 11:27-28

 

   İsa, öğrencileriyle birlikte yola devam edip bir köye girdi. Marta adında bir kadın İsa’yı evinde konuk etti. Marta’nın Meryem adındaki kız kardeşi, Rabbin ayakları dibine oturmuş O’nun konuşmasını dinliyordu. Marta ise işlerinin çokluğundan ötürü telaş içindeydi. İsa’nın yanına gelerek, «Rab» dedi, «kardeşimin beni hizmet işlerinde yalnız bırakmasına aldırmıyor musun? Ona söyle de bana yardım etsin.» Rab ona şu karşılığı verdi: «Marta, Marta, sen çok şey için kaygılanıp telaşlanıyorsun. Oysa gerekli olan tek bir şey var. Meryem iyi olanı seçmiştir ve bu kendisinden alınmayacaktır.» İsa bu sözleri söylerken kalabalığın içinden bir kadın O’na, «Ne mutlu seni taşımış olan rahme, seni emzirmiş olan memelere!» diye seslendi. İsa, «Daha doğrusu, ne mutlu Tanrı’nın sözünü dinleyip uygulayanlara!» dedi.

Hazırlayan: Theofilos

 

Kaynak: orthodoxwiki ve goarch.org

15 Ağustos: Tanrı-Doğuran Bakire Meryem’in uyuması