/ Bayramlar - yortular - kutlamalar / Εkumenik Patrik hazretlerinin yeni kilise yılı mesajı

Εkumenik Patrik hazretlerinin yeni kilise yılı mesajı

Εkumenik Patrik hazretlerinin yeni kilise yılı mesajı

     † RAB’BİN MERHAMETİYLE İSTANBUL,  YENİ ROMA BAŞEPİSKOPOSU VE  EKÜMENİK PATRİK BARTHOLOMEOS TÜM HER ŞEYİN YARATICISI, ALLAHIMIZ, RABBİMİZ ve KURTARICIMIZ İSA MESİH’TEN TÜM KİLİSE TOPLULUĞUNA MERHAMET, ESENLİK ve LÜTUF DİLER

Rab’de kardeşler ve evlatlar,

Allah’ın lütfuyla ve ‘bizi sevenin aracılığıyla’[1] şahitlik etmeye devam edenler ve ‘ümidimiz hakkında uygun yanıt vermeye hazır olanlar’[2], Kilise’de, Mesih’te ve ‘dünyanın sonuna dek her an bizimle olacağını duyurmuş’[3] olan Mesih’e göre yaşayanlar olarak, bugün yeni Kilise yılına giriyoruz.
         Yirmi sekiz yıl önce, Ekümenik Patrikhane’nin sinod kararıyla Kilise yılının başlangıcı yortusu, Ortodoksluğun Kutsal Merkezinde “tüm yaratılışın lehinde” dualar ve yakarışların yapıldığı,  ‘Çevreyi koruma günü’ olarak belirlenmiştir. Bununla ilgili olan patrikhane bülteni, tüm Ortodoksları ve geri kalan Hristiyan dünyasını bugünde her şeyi yoktan var eden Yaratıcı’ya, bu “büyük Yaratılış hediyesi”[4] için şükran duaları ve korunması için yakarışlar sunmaya davet etti.
        İstanbullu Kilisenin bu girişiminin bol meyve vermesi ve yankı uyandırması hususunda memnuniyetimizi ve neşemizi naçizane ifade etmek isteriz. Ekolojik krizin manevî köklerini, modern insanın eski değerlerine yeniden kavuşma ve tövbe ihtiyacını gösterdik. Yaratılışın tahribatıyla kötüye kullanılması, Hristiyan ahlak yapısının yanlış yönde değişiminin ve yozlaşmasının yanı sıra Kutsal Kitap’ın “Verimli olun, çoğalın”[5] emrine de ters düşüyor. Ancak anti-ekolojik hareketler aynı zamanda Yaratıcı’nın aşağılanması ve emirlerinin ihlali demektir, üstelik de insanın asıl amacının aleyhinde işler. Doğal çevreye ve manevî değerlere karşıt düşen bir sürdürülebilir gelişme olması da mümkün değildir.
       Mesih’in Aziz ve Büyük Kilisesi, doğaya karşı minnetle davranmamız gerektiğini, Yaratılışın merkezinin herkesin Yaratanı olduğunu tanıyan inançlının Yaratılışın “ruhbanı” gibi işlemesi gerektiğinin ve bugünün yan gelip yatma zihniyetinden kurtaran çilecilik ruhunun büyük değerini vurgulayarak Ortodoks inancımızın çevreci potansiyelini gösterdi ve göstermeye devam etmektedir. Hakikaten de yaratılışa saygı Ortodoks geleneğinin temelinde bulunmaktadır.
        Ekolojik krizin git gide ciddi bir hal aldığı kesinken insanlığın teknolojik ilerleme ve ekonomik gelişme uğruna, her yerden gelen ve doğaya karşı köklü bir davranış değişikliği isteyen çağrılara kulaklarını kapatması durumu ayrı bir endişe uyandırıyor. Doğal çevrenin kademe kademe tahribatının, anti-ekolojik etkilerini görmezden gelen bir ekonomik gelişme modelinden kaynaklandığı gerçeği çok nettir. Hayat şartlarının dünyanın belli başlı yerlerinde yükselişinden doğan kısa süreli faydalar sadece yaratılışın yağmalanmasının ve istismar edilmesinin mantıksızlığını örtmeye yarıyor. Hayatı doğuran yere saygı duymayan ekonomik etkinlik, hayatın kendisine de kurallarına da saygı duymaz. Globalleşmenin ekonomiye verdiği büyük değer, bilimin ve teknolojinin etkileyici gelişimiyle birlikte ilerliyor. Birçok  avantajına rağmen doğaya karşı bencil yaklaşımıyla beraber onun çeşitli yollarla istismarına da ön ayak oluyor. Günümüz insanı olanların farkında fakat farkında değilmiş gibi davranıyor. Biliyor ki doğa kendi başına, kesintisiz bir şekilde yenilenmiyor. Buna rağmen bugünün insanı, medeniyetin teknolojiye boyun eğmesinin çevreye karşı olan negatif sonuçlarını göz ardı ediyor. Bilimin ve teknolojinin gücüne duyulan bu sınırsız ve gerçekten tehlikeli olan güven, insanlığa ve yaratılışa karşı olan tehlikeleri daha büyük bir hale getiriyor.
         Ortodoks Kilisesi’nin Aziz ve Büyük Sinodu, tecrübesine dayanarak, ekonominin insan hayatını ilgilendiren ve yalnızca bir değere; doğal çevreye hizmet eden ihtiyaçlardan özerkleştiği zaman oluşabilecek tehlikeler hakkında açık şekilde konuştu. Aynı zamanda “İncil’in ilkelerine dayalı”[6] bir ekonomik sistem ve modern ekoloji sorunuyla “Hristiyan geleneğinin esaslarını temel alan”[7] yüzleşme yolları önerdi. Kilise’nin geleneği, doğaya yönelik modern tehditler karşısında, “zihniyetin ve davranışın kökten değişimini”, ruh temizliği ile maddesel ihtiyaçların sınırlandırılmasını[8] ve “açgözlülüğe”[9], “maddi şeylerin ilahlaştırılmasına”[10], her şeyi kendisinin gören zihniyete karşı durulması gerektiğini gösterir. Aziz ve Büyük Sinod vurguyla “doğal çevrenin tahribatının sosyal boyutlarına ve trajik sonuçlarına”[11] değindi.    
          Bu Sinod’un kararlarını takip ederek şuanki bültenimizde, çevresel ve sosyal problemlerin yakın ilişkisinin, bunların “basiretsiz kalpteki”, düşüşteki ve günahtaki, insanın Allah vergisi özgürlüğünün kötüye kullanımındaki ortak kökünün altını çiziyoruz. Toplumun ve doğanın tahribatının ardında her zaman “değerlerin tepe taklak olması”, manevî ve ahlakî bir tahribat saklıdır. Sahip olma hissi aklımıza ve kalbimize hükmettiğinde, diğer insanlara karşı olduğu kadar doğa karşısında da duruşumuzun bencil ve uygunsuz olması kaçınılmazdır. Kutsal Kitap’a göre “kötü ağaç, kötü meyve verir”[12].
       Altını çiziyoruz ki yaratılşa duyulan saygı ve insana karşı duyulan saygı aynı manevî kaynağa, aynı başlangıç noktasına, yani Mesih’te insanın yenilenmesine ve lütuf dolu özgürlüğüne sahiptir. Nasıl ki çevreye zarar verme ve sosyal adaletsizlik birlikte ilerler, aynı şekilde çevreci tutum ve sosyal dayanışma da ayrılmazdır.
       Apaçık ki modern insanın, medeniyetinin ve evinin çok boyutlu krizi, çok yönlü bir hareketlilik ve ortak çaba gerektiriyor. Tüm büyük problemlerde olduğu gibi, ekolojik ve sosyal olarak bu birbirine bağlı iki sinsi krizin çözülmesi de Hristiyanlar arası ve dinler arası işbirliği olmadan mümkün değildir. Var olan sosyal ve çevreci fikirlerin görünmesi, ekolojik ve sosyal uyanış, aynı zamanda da kişinin değerleri ile doğanın aleyhindeki teknolojik ve ekonomik ilerlemenin yapıcı olarak eleştirilebilmesi için uygun ortam diyalogtur.
        Bitirirken, yaratılışa ve insana karşı duyulan saygının ayrılmaz olduğunun altını tekrar çiziyoruz, tüm iyi niyetli insanları doğal çevrenin korunması ve dayanışma kurulması için iyi mücadeleye çağırıyoruz. Ayrıca, her iyi şeyin kaynağı Rabbimiz’e yalvarıyoruz ki, çok kutlu Meryem Ana’nın şefaatleri ile çocuklarına, “tüm yaratılış için sevgiyle yanan bir kalp”[13] ve “sevgi ve iyi işler için gayret”[14] armağan etsin.

                                                                                                                                1 Eylül 2017 

         Hepiniz için Allah’a duacı olan 
İstanbul Başpiskoposu ve Ekümenik Patrik.

Çeviren: Rahip Nektarios

[1] Romalılar 8, 37

[2] 1.Petrus 3, 15

[3] Matta 20, 28

[4] Yeni Kilise Yılı Yortusu Bülteni 1/9/1989

[5] Yaratılış 1, 22

[6] Bülten, §15

[7] Bülten, §15

[8] Ortodoks Kilisesinin Modern Dünyadaki Görevi, §10

[9] Ortodoks Kilisesinin Modern Dünyadaki Görevi, §10

[10] Bülten, §14

[11] Bülten, §14

[12] Matta 7, 17

[13] Suriyeli Aziz İshak, Çilecilik Hususundaki Eserleri, Söylev 81

[14] İbraniler 10, 24

Εkumenik Patrik  hazretlerinin yeni kilise yılı mesajı