/ Azizlerimizin hayat hikayeleri / Tüm dünya için dua

Tüm dünya için dua

Tüm dünya için dua

Üstatın duası çift kanatlıydı.  Birinci kanat, yürekteki acıydı.  «Dua vaktinde ya da uyanık kalmada bir iç çekiş bile duaya eşdeğerdir.»  Diğer kanat ise adalet : «Adalet yoksa dua duyulmaz[1]

Üstatın dünya için duası mâneviyatına bağlıydı ve mâneviyatının gereğiydi; özellikle de büyük sevgisinden kaynaklanıyordu.

Dünya için dua nimeti ender nimetlerdendir.  Üstat da bunu büyük mücadeleler sonucu elde etti.  Duası bütün dünya içindi.  Herkes için kendisi içinmiş gibi yakarıyordu.  Yüreğinin derinliklerinden gelen, aralıksız, saf ve etkin bir duaydı bu.  Duasını kendisi için, hayatta olanlar için ve ölmüşler için olmak üzere üç kısma ayırıyordu.  Aslında, kendinden ziyade başkaları için dua ediyordu.

…………………………..

Dua ettiği kişinin çektiği azabı Tanrı’ya sunar ve onun için «kurtuluşuna gerekli olanı» dilerken aynı azabı kendisi de paylaştığı için dua onu bitkin düşürüyordu.  «Büyük bir sıkıntı, fakat aynı zamanda büyük de bir teselli» hissediyordu.  Çevresinde tanık olduğu ıstırabı boşaltmak için kendi üstüne alıyor gibiydi.  Yürürken, bitkinlikten ayaklarını sürüdüğü oluyor, tuttuğu oruçlardan dizleri bükülüyor, kilden bir kap olan bedeninin hastalıkları yüzünden paramparça olacağını hisseder gibi oluyordu ama bütün bunlara rağmen bütün dünya için dua etmekten vazgeçmiyordu.

«Dünya için dua ederken onun acılarını yüreğinizde duyarsanız dua çok yararlı olur” diyordu, “oysa başkasının acısını rahatça oturup bacak bacak üstüne atarak paylaşamazsınız.»

Duası hep oruç, çalışma, secde ve özellikle de büyük bir alçakgönüllülük eşliğindeydi.  «Ne diliyorsak alçakgönüllülükle dilemeliyiz” diyordu, ”ben dua ederken, “Allahım, ben kaba saba bir adamım, bana ve tüm evrene merhamet eyle” diyorum.»

Başkalarının bahtsızlığından sorumlu olduğunu düşünüyordu : «Bir aziz olsam ve dualarım işitilse insanlar acı çekmezdi» diyordu.  14 Mart 1971 tarihli bir mektubunda şöyle yazmıştı : «Zavallı Paisios zavallı olduğu içindir ki pek çok can da onun yüzünden zavallı kalmakta; çünkü Paisios, Tanrı’nın yardımıyla insanlara, insandan yardım göremeyen o zavallılara yardımcı olma lütfuna kavuşamadı.»  «Bir hasta iyileşemediğinde, kabahatin bizde olduğunu düşünmeliyiz” derdi, “Mesih bizlere mucizeler yapma gücünü verdiğini söyledi, oysa bizim hiçbir şey yaptığımız yok.» ve ekliyordu, «Ne yapabilirim Baba ?  İnsanlar benden yardım istiyor ve ben onlara yardım edemiyorum.  Kusurlarım Tanrı’nın sevgili kulu olmama imkân vermiyor ki Tanrı duamı işitsin !

― Peki, Yeronda, neden geliyorlar o zaman ?

― Biliyor musun, ne oluyor ?  Benim anladığım şu : insanların sevgiye ihtiyacı var.  Acı çekiyorlar.  Ben de onların acılarına biraz kulak verme zahmetine katlanıyorum.  Onun için geliyorlar.»

Oysa, insanlar böyle düşünmüyor ve gelmeye devam ediyorlardı.  Üstat da kendi düşkünlüğünün farkında olduğu için dilenci gibi kollarını göğe kaldırıyor ve Tanrı’dan herkese yardımcı olmasını diliyordu.  Bu zavallıların sözcüsü oluyordu; «Mesihim, Sana yalvarırım, felçli olan falancaya yardım et ki kendi işini kendi görebilsin» veya, «Azizeler içinde Azizem, seni yine rahatsız edeceğim…»

Ziyaretçiler için misafirhanedeki ikonaların önünde saf balmumundan irili ufaklı mumlar yakmayı alışkanlık edinmişti.  Geceleri de inziva hücresinde, haç şeklinde delikleri olan madenî bir kutu içinde ufak mumlar yakar ve dünya için dua ederdi.  Bir gün, çift kanatlı Teblonun Kraliyet Kapısı*nı  açmış ve önüne bir şamdan içine yaktığı mumu yerleştirmişti.  Muhtemelen, çok ciddî bir olay için «candan bir yakarış» söz konusuydu.

Benzer olaylar olduğunda veya millet veya Kilise şiddetli bir krize girdiğinde pederlere «tespihlerini sıkı tutmaları», yani çok dua etmeleri tavsiyesinde bulunurdu çünkü ihtiyaç büyüktü.  Bunu hem onları cesaretlendirmek hem de bizzat kendi duasının sonuçlarını gizlemek amacıyla yapardı.

Kendisi çok dua ederdi ama başkalarının da katılmasını ve kendilerini zora sokmasını isterdi; «Elimden gelse bir dua ekibi kurardım ki dua hiç durmasın.  Dünyanın buna çok ihtiyacı var.»

 

Aynorozlu Peder İsaak’ın kaleme aldığı Kapadokyalı Aziz Paisios (1924-1994), kitabından bir alıntıdır. (Paros yayıncılık, İstanbul, 2015)

[1] «Eğer yüreğimde fesada yer versem Rab beni işitmez» (Mezmur 65, 18).

 

 

Tüm dünya için dua