/ Azizlerimizin hayat hikayeleri / Patara Metropoliti Kutsal Şehit Methoduis

Patara Metropoliti Kutsal Şehit Methoduis

Kutsal Şehit Methoduis

 Çocukluk çağında Tanrı’ya adanan Aziz Methoduis, Tanrı’nın lütfuyla iman yolunda iyi bir  enstrüman haline gelir ve Likya Bölgesi, Patara kenti (Olimpos ilinide kapsar) metropoliti olarak kutsanır.

Piskopos Methoduis, birçokları tarafından bilinen engin felsefi bilgisi ve Müjde’nin gerçekliğini duyurma konusundaki coşkusu ile, yeniden diriliş inancı konusunda tartışmaya katılmak için Milet’den Patara’ya seyahat eder. Daha sonra Pamfilya ve Likya’nın başılıca şehirlerini de ziyaret eder ve hatta Pagan filozoflarına karşı gerçek inancı savunmak için daha uzak bölgelere kadar yolculuk yapar.

Platon’un Eros’a (Aşk tanrıçası) övgülerine ve “Symposion” adlı diyalog yazılarındaki, “Cinsel istek sevgiyi ve sevgi de bilgiyi öne çıkaracaktır” tezine cevaben Aziz Methoduis, “Ahlaki Erdem (Aret)  Bahçesinde On Bakire” (The Banquet of the Ten Virgins ) olarak bilinen ve on bakire kız arasında geçen bir diyalog yazar. Bu, Hıristiyan yaşantısının güzelliği ve bakirelik erdemi üzerine övgüye değer bir savunmadır. Bu savunmasında, “İsa Mesih dünyadaki yaşamını bakir olarak sürdürdü ve tamamladı, bu tüm erkekler için harika bir örnektir” der. Çalışmasını, Platon’un yaptığı gibi konuşmalarla sunar; doğuda yetişen felsefenin kızkardeşleri, cennetteki gibi Erdemli kadının bahçesinde, sırayla her bakire bakirelik övgüsünü verir. Diyaloglarda isimleri geçenler şunlardır, “Euboulios, Gregorion, Arete, Marcella, Theophila, Thaleia, Theopatra, Thallousa, Agathe, Procilla, Thekla, Tusiane, Domnina.

Marcella, Mesih gibi olmaya çalışarak insanın Tanrı benzerliğinde değişebileceğini gösteren bir erdem olarak, yeryüzündeki bakireliği över ve ona “bekaretin mükemmel yüceltişi” adını verir ve ruhu cennete taşıyan bir araba olarak betimler. Devamında, “Tanrı’nın kullandığı pedagoji insanı mükemmeliğe doğru götürür; ilk önce ensest birliktelikler, sonra tek eşli evliliklere yol veren çok eşli evlilikler ve sonunda bakirelik” der.

Evliliğin küçümsenmeyecek bir şey olduğuna açıklık getirmek için araya giren Theophilia, “Eğer bal, diğer yiyeceklerden daha tatlı ise, diğerleri acıdır anlamına gelmez. Kilise, tüm çiçekleri içinde barındıran  bir bahçe gibidir; bir kısmı bakirelik çiçekleri, bir kısmı evlilik ve üreme, kalan kısmı ise İffet çiçekleridir.” der. Konuşmasını bitirdiğinde, tüm diğer bakireler, evliliğe saygı duyduklarını ifade etmek için alkışlarlar.

 Üçüncü konuşmacı olan Thalelia, “Eğer, bir kadının ve erkeğin birlikteliği (evlilik) İsa Mesih ve kilisesinin birlikteliğinin sembolü ise (Efes.5:22-30), ruhsal bir evlilik olan bakirelikde, ruhu Damat ile birleştiren büyük bir gizemdir. Eğer evlilik günah sonucu bir ayrıcalık olarak insana verildiyse, bakirelikte Tanrı tarafından verilmiş bir armağandır.” der. Bu anlatımı güçlendirmek için araya giren Theopatra, “Erdemli bir yaşam, Tanrı ile barışmak ve cennet yaşamına tekrar kavuşabilmek için en etkili yoldur.” diye ekler. Konuşmasına kaldığı yerden devam eden Thaleia, “erdemli bir yaşama layık olabilmek için, bakireler kendilerini kesinlikle temiz tutmalıdırlar. Bunun anlamı şudur; beden ve ruh harekeletlerinin tümünü Tanrı’ya adayarak kendilerini tamamen temiz muhafaza etmeleri, kibir ve öfkeden uzak olmaları, dünya’ya ait hiçbir şeyle uğraşmamaları, vücütsal iffetin, ağızın, gözün, kulakların, koku almanın, dokunmanın ve özellikle de kalbin tamamen RAB’be yönelerek, fiziksel iffetin bütünlüğüne eklenmesi gerekir.” diye ekler.

Agatha, bakireliğin, baştan çıkarılma saldırılarına karşı özenle korunması gerektiğini göstermek için İncil’deki (Matt. 25:1-13) on kız benzetmesini kullanır. Ve sonra Parcilla’ya söz verilir; “sorunun teolojik özüne dönerek, Söz’ün almış olduğu beden ilk gelindir ve O Baba’nın sağındaki bir kraliçe gibidir. Ve tüm bakir ve bakireler işte bu örneği takip ederler. Bakirelik şehitlikten daha üstün bir mertebeye sahiptir çünkü denenmelere bir anlık karşı koyarak değil, bir ömür boyunca saldırılara karşı durarak günahtan uzak kalması gerekir.”

Sonra, hem insani hem de ilahi felsefenin bilinmesi için, diğerleri tarafından hayranlık duyulan bakire Thecla’ya gelir sıra. Uzun bir konuşma yapan Thecla, bakireliğin etimolojik (köken bilimi) açıklamasını yapar, “Bu Tanrı tarafından oluşturulmuştur. Tanrı, bizler hala yeryüzündeyken cennetteki melekler gibi bir hayat sürebilmemiz için ruhsal kanatlar vermiştir…” diyerek hem yaratılışı hemde cennette insanın nasıl olması gerektiğini açıklar. Tartışma Eski Ahitin alegorik yorumları konusunda gelişmiş olan Tysiana ve Domnina’nın ekledikleri ile tamamlanır; Erdemli Kadınlar son olarak, bakireliğin sadece cinsel eğilimlerden kendini alı koyma düşüncesi olarak sınırlandırılamayacağını, kişinin ruh ve duygularının tüm hareketlerinin Tanrı’ya adanmışlığı içerdiğini ifade ederler ve bu söz ile Thecla’ya taç verilir.

Daha sonra bir dans korosu oluşturarak, bekaretin onuruna bir ilahi söylerler ve diğer kadınlarda, “Ey Damat, Senin için kendimi temiz tutacağım, yanan bir meşale tutarak seni karşılamaya geleceğim” diye nakaratı tekrarlarlar.

NOT: Aziz Methodios, Patara pisikoposluğunun O’na verilmesi, yeniden diriliş üzerine diyaloloğun bu şehirde yerleşmesinden dolayı, Olimpuslu Methodios olarak bilinir. Fakat eski yazarlar arasında, onun hakkında çok sayıda anlaşmazlık vardır. Bazıları onu Myra pisikoposu olarak sunarken bazıları da Makedonya’nın Pamfilya yada Filipi şehirlerinde Side pisikoposu olarak tanıtır. Aziz Jêrome, şöhretli erkeklerin hikayesinde, şehit düşmeden önce Tyre pisikoposu olduğunu doğruluyor.  Fakat bu tanıklık çok şüphelidir. Yerel tarihçiler onun pisikopos olduğu düşüncesine şüpheyle yaklaşıyorlar ve daha çok Origen gibi gezici bir vaiz veya filozof olduğunu sanıyorlar.

Kilisemiz tarafından 20 Kasım günü anılmaktadır.